Bulunduğum mahallede 4 duraklık yol üzerinde faaliyet gösteren biri kasap, biri kırtasiyeci, ikisi giyim mağazası, biri kuaför, biri de emlakçı olmak üzere toplam 6 küçük esnaf işyerini kapattı. Bu yıl aynı hat üzerinde yaz mevsiminde sezonluk olarak faaliyet gösteren dondurmacı da hiç kepengini açmadı.
Bir külah dondurmanın en ucuzundan 30 liradan başladığı bir yerde kim dondurma yeme konforuna sahip olabilir ki… Hayat kalitemizdeki sert düşüşün en keskin göstergesi bu olsa gerek.
Geçenlerde asgari ücrete çalışan, bereket versin ki evi olan, oyunu da AKP’ye veren 4 çocuklu milliyetçi- dinci komşum biriktirdiği hurdaları satarak çocuklarına dondurma aldı. Hurda deyip geçmeyin; artık yurdumun insanı için yan gelir kaynağı oldu. Emeklisi, işlisi, işsizi, kadını erkeği plastik deterjan kutularından, Komşum, bir hurdacı kiloya 6 lira verince sıkı bir pazarlığa tutuştu, başaramayınca 7 lira veren bir başka hurdacıya sattı. Aldığı parayla da 4 çocuğundan üçünü ancak sevindirebildi.
Ülkenin hali pür melalini siz düşünün. İHA’lar, SİHA’lar, yerli gemi, yerli uçak hamasati üst düzeyde devam ediyor ama bir baba, 4 çocuğuna şöyle gönül rahatlığı ile bir dondurmayı dahi alamıyor.
Emlakçı elbette ki kapanacak; çünkü alım satım durma noktasına gelmiş durumda. Oysa her yeri betonlaştırmak için fırsat kollayan, nereyi boş görse oraya bir apartman dikmeye çalışan yamyam bir müteahhit zümresi var. O müteahhitler rüşvetle özel imar çıkarttıkları bürokratlara, siyasi yandaşlara da sahipler. Gelin görün ki, ülkenin çok küçük bir azınlığı dışındaki çoğunluğun takati kalmadı; orta sınıf çöktü, alt gelir devlet yardımlarıyla yaşıyor, asgari ücretli emekli ev alabilmeyi bir kenara bırakın maaşının tamamını verse kirasını ödeyemiyor.
Saçını kestirmek için kuaföre gidemediği için kuaför kapanıyor; ülkenin en büyük banknotu bir kilo ceviz alamadığı için kuruyemişçi ayakta duramıyor. Eti ancak rüyasında görün müşteri ayağını kesince kasap da kapıya kilit vuruyor.
4 duraklık mesafede faaliyetini sonlandıran işyerleriyle ilgili basit bir rakam, aslında son günlerin güncel tartışma konusuna, giderek derinleşen bir krize de işaret veriyor. O da tekstil sektörünün giderek derinleşen krizi… kriz ortamında ilk kısılan harcama kalemi olmasından, finansman zorluklarından, dövizin baskılanmasından kaynaklı ihracat imkanlarının daralması ve ithalatın ucuza gelmesinden, talep düşmesinden dolayı giyim mağazaları teker teker kapanıyor.
Verileri göre Türkiye’de tekstil sektörü tamamen batmış durumda. Konkordato Takip verilerine göre 2025 yılında 289 tekstil firması konkordato ilan etmiş, iflas eden edene… Mısır'da üretime başlayan Türk şirketlerinin sayısı ise 200’e ulaşmış. Hazır giyim ve tekstil sektöründeki toplam istihdam kaybı 322 bini bulmuş…
2025 yılında Türkiye hazır giyim sektörünün dünya pazarlarından aldığı pay 35 yıl aradan sonra ilk kez yüzde 3'ün altına gerilemiş, ihracatı yüzde 6.9 düşmüş, ithalat ise 2022'den bu yana yaklaşık iki kat artarak 5 milyar dolara dayanmış…
İnşaat sektörü tekstilden farklı değil. Turizm sektörü kan ağlıyor. Mobilya çökmüş vaziyette… Varsa yoksa İHA, SİHA üzerinden savunma sanayi başarıları anlatıyor.
Çocuğuna dondurma alamayan babanın yaşadığı acziyeti hangi İHA, SİHA başarısı giderebilir?