“Endişeli modernler”, “Endişeli muhafazakarlar”, “Endişeli bürokratlar”, “Endişeli gençler”… “Huzur İslam’da” diye diye toplumda endişeli olmayan hiçbir kimse kalmadı. Yediden yetmişe, her kesim safi anksiyete içinde...
İşçisinden memuruna öğrencisinden işsizine herkes mutsuz iken zenginler, o çok sevdikleri “siyasi istikrar” sayesinde uzun bir süre servetlerine servet kattılar. Sorgusuz sualsiz, rekabetsiz ihale düzeni içerisinde, yandaşlık kriteri sayesinde büyüdükçe büyüdüler.
Faizler düştüğünde de onlar kazandı, faizler yükseldiğinde de…
Dolar çıktığında da zenginleştiler, dolar düştüğünde de büyüdüler…
Her durumda şanslı kesimlerdi anlayacağınız… Ama devlet eliyle beslenerek, mala mülke çökmelerle, tasfiyelerle, büyük bir çoğunluktan onları nefessiz bırakan vergi tahsil edilirken, bu sermaye sınıfına tanınan teşvik, muafiyet, vergi indirimleri ile elde edilen zenginleşmenin sonuna gelindi. Çünkü, tulumbada su bitti, kasa tamtakır, halk büyük bir sefalet içinde, yoksulluk boydan aşmış durumda ve o kutsadıkları siyasi istikrarın bizatihi kendisi, belirsizliğin, istikrarsızlığın kaynağı haline geldi.
Şimdi, endişeliler sınıfına zenginler de dahil oldu. “Dağına göre kış” derler ya, zenginlerdeki endişe katbekat büyük. Bunca yılın birikmiş servetiyle, hesap kitapsızlığıyla, rekabetsiz ortamda imzalanan imtiyazlı ihaleleriyle, izah edilmesi gereken çok mesele var; dolayısıyla son dönem zenginlerinin endişeleri hepimizden daha fazla.
Sermaye kokuyu almasını iyi bilir; gitmekte olanı ve gelmekte olanı hemen anlar. Anında dümeni kırıp, rotayı değiştirir ve krizini aşmak üzere yeni ittifaklara girişir.
Ucube tek adam sistemine geçişle birlikte sermaye çevrelerinde başlayan tedirginliğin TÜSİA’aa açılan soruşturmanın etkisiyle derinleştiğini gözlemleyebiliyoruz. Araçsallaştırılmış yargı aracılığı ile her an haklarında açılabilecek bir soruşturmanın kâbusunu yaşayanların varlıklarını yurtdışına çıkardıklarını duyuyorduk zaten. Pek çok şirketin hem ekonomik kriz kaynaklı hem de siyasi nedenlerle üretimi başka ülkelere kaydırdıklarına dair haberler de okuyorduk. Ancak TÜSİAD hakkındaki soruşturma, ardından gelen Ekrem İmamoğlu ve ekibine yönelik operasyonla başka bir dinamiğin harekete geçtiği apaçık.
AKP Milletvekili ve Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci’nin, TÜSİAD’ı ziyaret etmesi, ardından Ekonomim gazetesinin sorusuna cevaben “TÜSİAD Başkanının mevcutlu bir şekilde ifadeye götürülmesi şık değildir” demesi, sermaye kesiminin kaygılarını gidermeye yönelik hamle olsa da sonuç getireceğini kimse düşünmüyor.
Nitekim, kamuoyuna sızan bazı bilgiler bizzat iktidardan beslenen sermaye çevresinin yeni ittifak arayışlarına girdiğini gösteriyor. Erdoğan’ın yakın çevresinden eski Milletvekili Metin Külünk’ün şu paylaşımı manidar değil mi sizce?
“Dikkat edin: Operasyonlarda alınanların çoğunun CHP tabanı ile alakası yok. AK Parti artığı tipler, ANAP ve yıllarca muhafazakâr camianın ensesinde kene gibi duran tipler… En önemlisi: Sermayenin ahlaksızlığını görün. Bugün isimleri kamuoyunda çokça bilinen ve nefret edilen; yıllarca Erdoğan’ın yanında gözükerek servetlerini katlayan, kazanmakta kuralsız, kazanmakta kutsalsız, siyasette güç kimdeyse onunlayız modundaki bu iş dünyasının “kutsalsızları”, Erdoğan sonrasında Türkiye’de kendi çıkarlarını devam ettirmek üzere turuncu devrimin sermaye aparatı olarak artık aşikâr olmuşlardır. Biz biliyoruz, Sayın Erdoğan bu olup biten gelişmeleri 1,5 aydır not etmektedir ve bu ihaneti asla hesapsız bırakmayacaktır. Ve onların panik hâlinde olduklarını da biliyoruz. Şimdiden sızlanmaya başladıklarını görüyoruz Ancak bu iş dünyasının bu kuralsız ve “kutsalsız” yapısıyla beraber hareket eden; Sayın Erdoğan’ın çevresinde de Erdoğan sonrası Ekrem İmamoğlu denkleminin zeminini hazırlamak isteyenler… İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, iç güvenlik bürokrasisiyle beraber kararlı bir şekilde yürüttüğü operasyonu ötekileştirmek, küçültmek ve Cumhuriyet Başsavcımızı yıldırmak için de Ankara’nın karanlık odalarında kulisler yapıldığının farkındayız.”
Bir başka haber ise AKP’li 16 kadın milletvekilinin, parti yöneticileriyle görüşerek “Bu süreç iyi gitmiyor” dedikleri…
İddialara göre, güçlerini kaybetmemek üzere bu sermaye çevresi, Ekrem İmamoğlu ile ilişkiye geçtikleri için operasyon tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor.
Buradan çıkan sonuç şu: İBB soruşturmaları, İmamoğlu meselesi olmaktan çıktı ve iktidarı oluşturan klikler arasındaki iç çatışmaya doğru ilerliyor.