Hatırlar mısınız?
Aziz Nesin’in Zübük romanında İbrahim Zübükzade, bir fotoğrafta küçük bir hileye başvurarak kendisini dönemin ünlü şahsiyetlerinden biriyle samimi bir pozda gösteriyordu. Amacı, yüksek mertebede kişilerle ilişkili olduğuna dair bir imaj üreterek kendini kıymete bindirmek, oy devşirmekti.
Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu derler ya; eskiden yapılan bu türden hilelerin etki alanları sınırlıydı. Şimdi ise tek bir tuşla birkaç saniyede milyonlara ulaşılabiliyor. Çünkü gelişen bilişim teknolojisiyle dijital imkanlar ve dolayısıyla suçlar arttı; üzerimize dijital kabuslar çöktü.
Bir gün fark ettiniz ki, görüntünüz ve kişisel bilgileriniz sahte bir evlilik ilanında, iş arama platformlarında, pornografik sitelerde kullanılıyor. Herkesin ulaşmaması gereken en mahrem bilgileriniz kimi uyanıklar tarafından ticari kazanç elde etmek amacıyla elden ele dolaştırılıyor ya da sahte videolarla hakkınızda karalama kampanyaları yürütülüyor.
Ne yaparsınız?
Kendinize kurulan dijital tuzaklar hakkında bilginiz, hakkınızı arayacak imkan ve bilinciniz yoksa kendi kendinizi yer durursunuz.
Sadece farkındalığı düşük olanlar mı? Bilinçli, eğitim seviyesi yüksek, olan bitenin farkında olan, hak arama yollarını bilenler de kendi kendini yiyor.
Dünyanız alt üst oluyor, onca emek verdiğiniz iş hayatınız sonlanabiliyor veya türlü zorluklara maruz kalıyorsunuz. Evliliğiniz bitebiliyor, o güne kadar kimsenin toz konduramadığı şahsiyetinizle ilgili türlü karalamalar yapılabildiği gibi bütün ilişkileriniz bozuluyor, itibar suikastlarına uğruyor, sokağa çıkamaz hale gelebiliyorsunuz.
Çünkü, adalet mekanizması ya hiç çalışmıyor ya da gecikiyor. Sayısız örneklerden biri İzmir’den…
Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Muharrem Yılmaz, İzmir’in Aliağa ilçesinde özel bir hastanede görev yapıyor. Yaklaşık bir yıldır da kimliği belirsiz bir kişinin siber tacizini yaşıyor. Hem doktorun hem de eşinin fotoğraflarının izinsiz kullanıldığı sahte ilanlar sanal dünyada dolaşıp duruyor.
Op. Dr. Muharrem Yılmaz, kendisinin ve eşinin fotoğrafları kullanılarak sosyal medya platformları ve ilan sitelerinde binlerce sahte içerik paylaşıldığını, bunların büyük bölümünün cinsel fantezi gruplarında ya da eş arama ilanlarında yer aldığını belirtiyor.
Dr. Yılmaz, çalıştığı özel hastanenin kurumsal telefon numarasının da kullanıldığını, bu nedenle hastane santralinin kilitlendiğini ifade ediyor ve ekliyor:
“Sadece benim değil, eşimin fotoğrafları da kullanıldı. 'Eşim öldü, yeni eş arıyorum' gibi bel altı ifadelerle ilanlar verildi. Tespit edebildiğimiz 2 bine yakın sahte ilan var. Hastaneye, cep telefonuma ve eşimin hattına binlerce arama yapılıyor” diyor.
Sonuç şu; doktor Yılmaz, mesleğinden soğuduğunu, insanlara olan inancını kaybettiğini söylüyor.
Şimdi bu durumda, yargının, emniyetin ne yapmasını beklersiniz. Olağan süreçleri yaşasak bu suçu işleyen kişi hemen derdest edilip, yargılanır cezasını alır ve Doktor Yılmaz’ın yaşadığı mağduriyet giderilirdi.
Öyle olmuyor?
İktidarı eleştiren bir mesaj paylaşıldığında hemen olmayan suçlardan tutuklamalar yapan yargı, kaplumbağa hızında çalışıyor. Adalet tecelli etmediği için de bu dijital suçu işleyen şahıs, elini kolunu sallayarak gezdiği gibi sahte içerik üretmeye devam ediyor.
Çünkü ülkede cezasızlık kol geziyor. Can çekişen adalet her gün birini öldürüyor.