İYİ Parti’nin “iyi” bir milletvekili var; adı Turhan Çömez. Memlekette ilgilenmediği, gündeme getirmediği sorun yok. Bir tıp hekimi olmasına rağmen madencilikten turizme, sağlıktan eğitime, adaletten tarıma kadar hemen her alanda araştırdığı konulara hakimiyeti karşısında takdir duygularını ifade etmemek mümkün değil.

Sadece Çömez değil CHP’den Deniz Yavuzyılmaz gibi tarım sorunlarını sürekli gündemde tutan Ömer Fethi Güler gibi çalışkan ve aldığı milletvekili maaşının hakkını veren pek çok isim var. Her birisi bir hükümet devirecek nice dosyaları, yolsuzlukları, rant ilişkilerini, mafyatik ağları, devletteki çürümüşlüğü dile getiriyor ama toplum olarak ahlaksızlıkta, çürümüşlükte doz aşımına uğradığımız için günlük rezalet kotalarımız dolmak bilmiyor.

Çömez, o kadar çok çete sayıyor ki; çeteleşmenin olmadığı alan yok gibi. Lens çetesi, stent çetesi, bebek çetesi, sınav çetesi, emlak çetesi, yoğun bakım çetesi, otopark çetesi… Hiç bitmek bilmediği için say sayabildiğin kadar…

Geçen haftanın rezaletlerinden biri sınav sorularının el altından birilerine verildiği şeklindeydi. Şaibeler açıklığa kavuşmadan unutuldu gitti; çünkü sıradaki skandal bekliyordu. Sıradaki skandal ise sahte diploma çetesi olarak karşımıza çıktı.

İddialara göre hukukçulardan öğretmenlere yaklaşık 400 kişi, sahte e-imza ile kendilerine hak etmedikleri unvanlar elde etmişler, derecelerini yükseltmişler. Para karşılığında elde edilen mezuniyetler, kamuda istihdam edilebilmeleri için sahte diploma üretimleri…

Bazı yayın kuruluşlarında bu şahısların isimleri bile yayınlandı. Yıldız Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Ege Üniversitesi gibi hiç aklınıza gelmeyecek üniversiteler işin içerisinde gözüküyor.

Skandalın içinde skandal var. O da sahte diploma çetesinin adeta dalga geçercesine bilgi güvenliğini sağlamakla sorumlu kişiler adına e-imza üretmesi. E-imzaları üretilenler arasında YÖK ve Bilgi Teknolojileri Başkanlığı, Emniyet, Ankara Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü’nün bile adı var. Bir nevi devletin kozmik odasına girmişler.

Güvenlik soruşturmasından geçmezseniz, kapısının önünden geçemeyeceğiniz önemli kurumların başındaki en yetkili kişilerin bile e imzaları bu rahatlıkta nasıl üretilebilir?

Suçlular, öyle bir özgüven içindeler ki, 85 milyon insanın siber güvenliğinden sorumlu kişinin e-imzasını elde edip kullanabiliyor. E-imzası üretilenlerin sayısı, iddianameye göre 270 kişi…Üstelik, işin en tuhaf yanı bu sahtekarlıkları öyle gizli saklı da değil sosyal medyadan, bazı bloglardan, watsapp grupları üzerinden aleni biçimde yapmışlar. Yani; cazgır bir işportacı gibi bağıra çağıra, açık ilanlarla müşteri toplamışlar; peynir ekmek gibi diploma dağıtmışlar.

"Gel vatandaş gel; diplomaya gel, kapanın elinde kalıyor" demişler.

Örneğin biri sosyal medya üzerinden tanıştığı “hoca” lakaplı şahıstan 400 bin lira karşılığında hukuk diploması almış.

Ehliyet sınavını geçemeyen biri, 45 bin lira karşılığında notunu değiştirip ehliyetini almış.

Gerçekten tuhaf, gerçekten ürpertici? Bir elektronik imza üretmek bu kadar ayağa mı düştü?

Bugün devletin en gizli sistemlerine girip sahte diploma üretenlerin, mezuniyet kaydı oluşturanların yarın tapu kayıtlarını değiştirmeyeceğinden kim emin olabilir. Nitekim, son yıllarda özellikle sahibi yurt dışında olan kimi gayrimenkulleri satan bir çetenin bulunduğu iddiaları var. Hatta bizzat benim yakın çevremden birinin tarlası, Türkiye’nin en bilinen sitelerinden birinde satışa çıkarıldı ve tamamen bir tesadüf sonucunda öğrenildi.

Suçlular, türlü türlü çeteler bu cesareti nereden alıyorlar? Hiç korkmamaları, çekinmemeleri, yakalanabileceklerini, hapsedilebileceklerini akla getirmemeleri hepimiz için dehşet verici değil mi?

Yasalardan, yargıdan korkmuyorlar. Çünkü yargı içinde de bağlantılı oldukları şebeke elemanları var; çünkü yargılansalar bile küçük bir ceza ile kurtulabileceklerini biliyorlar.

Serdari’nin dediği gibi: “Nesini söyleyim canım efendim Gayri düzen tutmaz telimiz bizim”