'Ha Diyanet ha Taliban' desem biraz abartıya kaçmış sayılırım ama Diyanet'in bir-iki adım ötesinin de Taliban olabileceğini rahatlıkla iddia edebilirim. Türkiye'nin tarihinin, modernleşme ve Cumhuriyet deneyiminin, her ne kadar Taliban zihniyetinin yerleşmesine engel teşkil edebileceği düşünülse de toplumsal olayların seyrini kestirmek bazen mümkün olmayabilir.

Çünkü, son dönemde yapılan açıklamalar, devlet ve toplum yaşamının dini kurallara göre dizayn edilmesi konusunda İslamcı çevrelerin artık daha pervasız davranmaya başladıklarının ve özgüvenlerini artırdıklarının dışavurumudur.

Konumuz, kadınların seyahat özgürlüğü.

Afganistan'ı yöneten Taliban, geçen yıl 72.4 km'den uzak bir yere seyahat etmek isteyen kadınlar için yanlarında bir erkeğin bulunması şartını getirdi. Aynı konuda Diyanet'in görüşünü merak ediyorsanız onu da Başkanlık Müşavirlerinden Zeki Sayar açıkladı.

Kadınların pantolon giymesinin eleştirildiği Diyanet TV'de yayımlanan 'Diyanet'e soralım' programında, Diyanet Başkanlık Müşaviri Zeki Sayar, gezi amacıyla yapılan turlara katılmak isteyen bir kadının, 'kadınların yalnız yolculuk edip edemeyeceğine' yönelik sorusuna yanıt verdi ve Taliban zihniyeti pörtledi. Sayar, 'Hanımefendilerin, eğer yanlarında oğlu, kocası gibi bir mahremi yoksa İslami ölçülere göre 90 kilometre ve daha fazla bir sefer mesafesine yalnız gitmeleri caiz, uygun değil. Bu genel hükümdür' dedi.

Görüldüğü gibi Diyanet, Taliban'dan sadece 17.6 km ileride!

Aralarındaki fark işte bu kadar… 17.6 km'lik fark kapandığında Diyanet, tam anlamıyla Talibanlaşıyor.

Sayar'ın dediklerinden hareket edersek, halihazırda, şehirlerarası otobüslerde, trenlerde, uçaklarda yalnız başına seyahat eden kadınlar İslami kurallara aykırı davranıyorlar. Diyanet, devletin bir kurumu; şimdi, iktidarda olanlar maazallah bu şer'i hükmü referans alsalar, Türkiye'de kadınların 90 km uzaklığa gidebilmesi ancak bir erkeğin varlığına bağlı olacak. Diyelim ki, erkek yok. Eşi yok, babası yok, oğlu yok.. O zaman kadın, herhalde dünyaya kadın geldiği için kaderine lanet okuyup, başına gelen her bir felaketi kabullenecek.

Türkiye'nin geldiği noktayı düşünebiliyor musunuz?

Çağdışı, koyu yobaz, kadını erkeğe bağımlı kılan Ortaçağ zihniyetinin hortlaması 20 yılda oldu. İnanılır gibi değil. Bu söylem, aleni biçimde Anayasa'nın hem laiklik hem de seyahat özgürlüğünü düzenleyen hükümlerine aykırı. Çünkü Anayasa'nın 23. Maddesi, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin herkesin seyahat özgürlüğüne sahip olduğunu düzenlemektedir. Ve bu anayasada kadınlar 90 km ötesine gidemez diye bir dini hüküm yoktur. Çünkü, Anayasa aynı zamanda laikliği kabul etmektedir.

Haliyle, Anayasal bir kuruluş olan Diyanet'in bir görevlisinin bu söylemi Anayasa'yı ihlal anlamına geldiği gibi Medeni Kanun ile kadına verilen hakları da inkar etmektir. Yani, devletin bir görevlisi, sınırlarını aşacak biçimde Anayasa'yı da kanunları da tanımadığını göstermekten hiç çekinmemektedir. Diyanet, laik anlayışı yok eden tutumuyla teokratik bir düzenin altyapısını oluşturmaya çalıştığı gibi bir görünüm sunmaktadır.

Türkiye'nin felaketi, dünya Mars'a giderken bu arkaik kafanın Diyanet'in başında olmasıdır.