Bu ülkede gençlerin büyük bir çoğunluğu (yaklaşık %61) içinde bulundukları bu durumdan memnun değiller. Gençler çalışmayı ve/veya eğitim hayatına devam etmeyi istiyor ancak ne istihdamdalar ne de eğitim ve öğretim sürecine devam edebiliyorlar.Türkiye’de 4 milyonun üzerinde oldukları tahmin edilen bu rakam; Avrupa Birliği ülkelerinde %18 iken, Türkiye’de %35,6 olarak bildirilmiştir.
Gençlerin nasıl ilerleyeceklerini bilememeleri, iş bulmakta zorlanmaları, ya da işin gerektirdiği donanıma sahip olmamaları, iş bulsalar bile zorlanma ve beklentilerinin karşılanamaması gibi nedenlerle işe devam etmemeleri önlerindeki en büyük engeller arasındadır.Büyük bir sosyolojik probleme işaret eden bu durum gençlerde depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu, oyun, internet, kumar bağımlılığı gibi birçok psikiyatrik hastalığın daha sık görülebiliyor olmasına ve sorunun iyice derinleşmesine de zemin hazırlıyor.
Peki hayata karışamayan bu büyük kitle kendi durumunu nasıl değerlendiriyor? Çalışmayan ve okumayan her 10 gençten 9’u geçimini aile desteğiyle sağlıyor. Erkeklerin tamamı ailesinden destek alırken, kadınlar arasında arkadaşından/partnerinden destek alanların oranının daha yüksek olduğu biliniyor.
Türkiye’nin ekonomik durumu hakkındaki öngörüleri sorulduğunda; katılımcıların ülke ekonomisiyle ilgili beklentileri, hane halkı gelirine dair beklentilerine paralellik gösteriyor. Ne eğitimde ne de istihdamda olan her 10 gençten yaklaşık 6’sı önümüzdeki 1 yıl içinde hane halkı maddi durumunun aynı kalacağını öngörürken yüzde 36’sı daha kötüye gideceğini düşünüyor.Şu anda neden çalışmıyor oldukları sorulduğunda ise en yüksek oranla öne çıkan yanıt “İş bulamıyorum” olurken; bu oran kadınların yanıtları içerisinde yüzde 45’e, 25-29 yaş aralığında ise yüzde 51’e kadar yükseliyor..
Geleceğe dair hedefleri sorulduğunda ise maddi bağımsızlık kazanmak ve belirli bir meslekte kariyer yapmak düşüncesi öne çıkıyor. Bu hedefleri ise seyahat etmek ,farklı kültürleri keşfetmek ve kişisel becerileri geliştirme takip ediyor. Geleceğe dair hayaller, kısa vadeli hedeflerle benzerlik gösteriyor ve her 10 ev gencinden yaklaşık 6’sı hayatını keyifle ve özgürce yaşamak istediğini belirtiyor. Bunun yanı sıra, her 2 kişiden 1’i finansal olarak bağımsız olmayı arzuluyor; kendi evine ve arabasına sahip olma ve daha iyi bir ekonomik ortamda yaşama hayali kuruyor.
Türkiye’de gençler zamanlarının büyük kısmını televizyon izleyerek veya sosyal medyada geçiriyor. Gençlerin diğer sevdikleri etkinlikler ise alışveriş merkezlerinde dolaşmak ve kafelere gitmek. Böyle bakıldığında gençler sadece zaman öldürüyor. Modern toplumun gençleri hayatlarında bir anlam arayışı içindeler. Birkaç nesil önceki gibi sadece başını sokacağı bir ev veya emekli olana kadar çalışacakları sigortalı bir iş artık onlara cazip gelmiyor.
İstihdama katılmayan, iş başvurusu yapmaktan vazgeçmiş, herhangi bir alana ilgi duymayan ve bu doğrultuda öğrenmeyi, araştırmayı, merak etmeyi bırakmış bir nesil, odağını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Gençlerin ekonomik zorluklar, geleceğin belirsizliği gibi sayısız risk faktörü içinde iç motivasyonlarını kaybettikleri de görülmektedir…
Sonuç olarak gençler yaşadıkları toplumda büyük bir kaynaktır. Türkiye gibi genel popülasyona oranla genç nüfusun yüksek olduğu bir ülkede gençlerin endişelerinden çok, umutlarından söz etmeliyiz. Gençlerin insana yakışır iş fırsatlarına erişim noktasında yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek ve bu yönde geliştirilecek politikalara yön vererek başarmak da devletin sorumluluğunda olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Ülkemizde bu gençlerin sayılarının artmasının en önemli sosyal nedenleri:
- İstihdam sorunu,
- Yetersiz mesleki yönlendirme ve kültürel nedenler,
- Aileler tarafından desteklenme (koruyucu kollayıcı ebeveynlik).
Psikolojik nedenleri arasında ise:
- Sorumluluk alamamaları ve zorlanmaya karşı hassas olmaları,
- Beklentilerinin yüksek olması,
- Bazı kişilik özellikleri sayılabilir.