İsmailağa cemaatinden Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşındaki kızını 27 yaşındaki müridine nikahlamasından, küçük çocuğun yıllarca cinsel saldırıya maruz kalmasından rahatsız olmayan bir toplumsal anomali içindeyiz artık. Bu tür pedofili vakalarını neredeyse meşru gören, tarikat cemaat yurtlarında veya kurslarında yapılması gereken denetimi, dine düşmanlık şeklinde takdim eden yobaz zihniyetin yarattığı kokuşmuşluk bütün bünyeyi sardı. Her gün bir yerden irin akıyor, her gün bir yerden bir başka pislik fışkırıyor.
6 yaşından itibaren maruz kaldığı cinsel saldırıyı anlatan çocuğun ifadeleri, insanın tüylerini diken diken eden cinsten… Şahsen kanım dondu, midem kalktı, bu dini anlayıştan tiksindim, iğrendim.
Çünkü, her zaman olduğu gibi yine bir pedofili vakası, apaçık ifşa olmuş bir sapıklığın üzeri siyasi kutuplaşma yaratılmak suretiyle kapatılmak istendi. Hiç utanmadan, kendi gerçekleriyle yüzleşme ihtiyacı duymadan laik çevrelere, Cumhuriyet'e olan öfkelerini sunacak bir fırsat bulmanın şehvetiyle sağa sola saldırdılar, işi, gazeteci Timur Soykan'ı linç etmeye kadar vardırdılar. Cinsel saldırı suçuna iştirak edenlerden hesap sorulmasını istemek yerine Soykan'ın hapse atılmasını isteyecek denli yollarını şaşırdılar. Mızrak çuvala sığmayınca da lafı eveleyip geveleyip 'münferit vaka' mazeretine sığındılar.
Kaçıncı münferit vaka bu? Kaçıncı, taciz, tecavüz?
Karaman'da Ensar Vakfı, Adıyaman'da Süleymancılara ait öğrenci yurdu, Konya Karatay'da Kur'an kursu, Erzurum'da erkek öğrenci yurdu, İzmir'in Dikili ilçesinde Süleymancılara ait çocuk yurdu taciz, tecavüz iddialarıyla gündeme gelmedi mi? Üstelik bunlar, artık gizlenemediği için ifşa olup yargılaması yapılanlar… Bir de hiç kamuoyuna yansımayanlar var.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın böylesine hassas bir konudaki sessizliği dikkat çekiciydi. Önce gelişmeleri izledi, iş büyüyünce yasak savma babından bir açıklama yayınladı. Gelin görün ki, Diyanet, '6 yaşındaki bir çocuk evlendirilmez' diyemedi de 'rüşt yaşına' atıf yapma yoluna gitti. Çünkü kurum da biliyor ki, buluğ çağına gelir gelmez bir çocuğun evlenmesine cevaz veren bir İslam geleneği bulunuyor. Bunu en iyi, elinde kılıç ile minber minber dolaşan Ali Erbaş biliyor; dolayısıyla açık bir tavırdan kaçınıyor.
Hz. Muhammed'in bizatihi kendisi çocuk yaştaki Ayşe ile evlendiğinden, ayrıca sahabeleri arasında da benzer evlilikler yapanlara sıkça rastlandığından günümüzün Müslümanları da 'peygamber sünneti', 'ayet var, hadis var' diyerek aynı uygulamayı sürdürmekte beis görmüyor. Gerçek olan bu…
Nitekim, günümüzde pek çok vaiz, televizyonlarda, mürit toplantılarında aynı minvalde konuşuyor ve toplumu şekillendiriyor. Örneğin, Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız '6 yaşındaki çocuk evlendirilebilir' diye vaaz veriyor ve açıkça pedofiliyi savunuyor. Bu vaizin ahlaksız söylemlerine maruz kalmış bir cemaat, çocuk evliliğine karşı çıkabilir mi? Ülkenin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, 'çocuğun rızasından' bahsettiği ülkede, çocuklara taciz ve tecavüzün önüne geçilebilir mi?
Dolayısıyla toplumsal infial karşısında 'dinde bu yoktur' diyenler, zevahiri kurtarmanın derdinde… Oysa lafı sağa sola çekiştirmenin, top çevirmenin anlamı yoktur.
İslam tarihinde tevile ihtiyaç bırakmayacak şekilde çocuk evliliklerine onay veren epey bir külliyat mevcut. Nitekim, sözüne itibar edilen güvenilir ilahiyatçılar bu bilgileri çekinmeden aktarıyorlar; örneğin Prof. Dr. Mustafa Öztürk, 'Bu kitaplarla hesaplaşın' çağrısında bulunuyor. Sorun da bu zaten.
Hesaplaşamıyorlar, saldırıyorlar ve bizi 1400 yıl öncesinin karanlığına gömmek istiyorlar.