Bitişik dairede oturan ailenin üniversite sınavlarına hazırlanan oğlunun bizim evin salonuna kadar yansıyan ‘’Tüh be’’ diye haykırışıyla irkildim.

‘’Eyvah kötü bir şey oldu’’ diye yerimden fırladığımı gören eşim, ‘’Korkma elektrikler gitti’’ diyerek beni sakinleştirmeye çalıştı.

‘’Tüh be’’ çığlığıyla elektriklerin kesilmesi arasında ne gibi bir ilişki olabileceğini anlamaya çalışırken, rahatlatıcı açıklama yine eşimden geldi:

‘’Daha önce de olmuştu. Belli ki elektrikle birlikte, bilgisayardaki çalışması da uçup gitti. Feryatları ondandır.’’

Eşim haklı çıktı. Delikanlının feryadının nedeni elektrik kesintisiymiş.

Doğrusu, şimdilerde benzer feryatlar azaldı….

Azaldı ama mum satışlarının rekor seviyelere ulaştığı karanlık günleri hatırlatıp birkaç saatlik kesintileri ‘’devede kulak misali’’ diye tanımlamak da doğru olmuyor.

‘’Varsın arada bir de bilgisayarın kaydet tuşuna basmayı ihmal etmeniz ya da unutmanız nedeniyle göz nuru çalışmalar bir anda yok oluversin.’’ demek de…

Yalnız hoşgörünün de bir sınırı oluğu unutulmamalı.

Örneğin İlkbahar Mahallesi’ndeki kesintiler.

Hafta başında başlayan ve uzun süre devam eden kesinti, Salı günü de sabah, öğle ve akşam saatlerinde tekrar ederek semt sakinlerinin tepkisine neden oldu.

Tedbirli olmak, mumları hazır tutmak gerek..

Elektrik bu.

Ne yapacağı belli mi olur?