Pek çok kuşkuya yol açan bu yangınlar, bende Japonya'nın ' HİROŞİMA' kentinde yaşanan felaketi anımsattı. Çünkü Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 'BURA HİROŞİMADIR' şiirinde anlattığı felaketten farklı değil diye düşünmekten alamadım kendimi:
Orada şehirler yandı, burada ormanlarımız. İnsanlarımız öldü. Orada binlerce insan öldü. Atom bombası atılmıştı. Yıl 1945 Ağustosuydu. Bugün atılsa belki bu kadar büyük yıkım yaşamazdı HİROŞİMA. Ama Orman Yangınları, 21. yy'ın Ağustos'unda yakaladı bizi. Şimdi hazırlıksız yakalandık deniyor. Oysa 5 Sene önce MANAVGAT yangını konusunda zaten bir rapor varmış…
***
F.Hüsnü Dağlarca'nın şiiri şöyle: 'Sarı bir ışıkla/Yeşil bir ışıkla/Kara bir ışıkla, sessiz./Uçtu gövdeleri 245 bin kişinin./ 90 bin yapının 62 bini artık masal./Ötesi bir baca. Bir duvar, bir direk./Yalnız beş yapı ayakta/Ta içi kavruldu 245 bin kişinin./Bura Hiroşima'dır, bu ilk atom bombasıdır./Resmi çıktı /Kulelerin, atlarını kamçılayan arabacının, taşa toprağa,/Çınladı canı 245 bin kişinin. '
***
Yıl 1959'du.Lise bitirme sınavlarında kompozisyon sınav sorusu şuydu: 'Felaketler aklı başında milletleri, daima azimli ve dinç hamlelere sevk eder'–Atatürk. Açıklayınız idi…
Sanki O böyle dememiş gibi, özellikle son çeyrek yüzyılda, deprem, sel felaketleri yaşadık; ders almadık; üstelik bu felaketlerin ilk yıllarından bu yana yaraları tam olarak sarılmış da değildir. İstanbul'da deprem toplanma alanları neredeyse yok edilmiş; dikey mimari için yapılaşmaya açılmıştır. Şimdiyse artı yatay mimariye geçelim nakaratı başladı. Dahası, Kanal İstanbul tartışmaları bir inatlaşmaya döndürüldü. 15 gündür İstanbul'daydım. Yaşanmaz, katlanılamaz, kimliğini yitirmiş bir İstanbul gördüm. Benim gençliğimin İstanbul'u yoktu.
***
Rahmetli Özal, 'Siz bizi 70 milyonluk Türkiye olduğumuzda göreceksiniz; Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan bir Türkiye göreceksiniz' demişti. Çok geçmeden öyle olmadığını görmüştük. Ülkeyi 19 yıldır yöneten AKP iktidarı; üç çocuk yetmez, 5 çocuk istiyoruz; böylece vilayetleri büyükşehir belediyesine kavuşturacağız' demişti. 'Artık eski Türkiye yok, yeni bir Türkiye kuruyoruz. 'Güçlü Ordu, Güçlü Millet'ten 'Güçlü Millet Güçlü Ordu' ya da evrildik. Refah ülkesi olacaktık kısacası…
Yeşili altına, demire; dağları kel tepelere; vadileri, kıyıları yağmalamaya ( Örneğin Ataköy denizi heyula gibi apartmanlarla halka kapatıldı; Sahil yolu Sirkeci'ye kadar meskun mahale çevrildi vs. vs. vs) bunun adına değişim dönüşüm gelişim dediler…
***
Derdim çoktur Hangisine yanayım… 7 milyon yoksul 20 milyona çıktı. İşsiz sayımız 13 milyon… Enflasyon %18,5, Dolar 8.60, Altının gramı 496 TL, ülkem de. Çarşı Pazar yangın yeri; yetmiyormuş gibi bir de dizi dizi orman yangınları aldı gitti başını…
İktidar kendini kurtaran kaptan, muhalefet çaresiz, ülke adeta sahipsiz… Amma, bu halk, bu Atatürk sevgisine bağlı ve O'nun eserlerini yeniden hayata geçirmeye hazır. Halkı, gençleri, vatansever siyasileri de var…