Gündemde asgari ücret tartışmaları var. Asgari ücrette ara zam konusu tüm merakını koruyor. 2025 yılında asgari ücret net 22 bin 104 lira olarak belirlenmişti. Peki ama temmuz ayında asgari ücrete zam gelir mi?

Asgari ücretin temmuz ayında zamlanmaması kabul edilebilir, dayanılabilir, katlanılabilir bir durum değildir. Asgari Ücret Komisyonu’nun toplanması, kapsayıcı bir şekilde tüm konfederasyonların dahil edilip, üç konfederasyonun üreteceği ortak talebin dikkate alınarak işverenin haklı endişelerinin giderileceği şekilde kamunun da elini taşın altına koyup bu işi çözmesi bekleniyor.

Aileleriyle birlikte milyonlarca işçi, emekçi, emekli bu ülkenin tüm değerlerini üretenler geçinemiyoruz diye alanlarda ses yükseltiyor. Asgari ücret başta olmak üzere bütün ücretler her gün hayat pahalılığı karşısında eriyip gidiyor. ‘‘Her gün alım gücümüz daha fazla düşüyor’’ diyorlar. Asgari ücret meselesi sadece ekonomik bir mesele değil; politik bir meseledir. Asgari ücret milyonların meselesidir. Asgari ücrete ve genel olarak ücretlere dair tarafların yaklaşımı nasıl bir ülke istendiğinin, nasıl bir ülke hayal edildiğinin de göstergesidir.

Bugün tüm çevrelerin kabul ettiği bir gerçek var. O da bütün dünyada istisnai bir ücret olan asgari ücretin; Türkiye’de ortalama bir ücret haline geldiği gerçeğidir. Bugün Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası asgari ücretle hayatını sürdürmeye çalışıyor. Asgari ücrette rakam tartışması çoktandır anlamını yitirdi. İşçilerin, emekçilerin, emeklilerin insanca yaşayacağı bir ortam yaratılmadan, zengini daha zengin yapan enflasyon gerçek anlamda düşürülmeden bu masadan çıkacak herhangi bir rakamın, işçinin, emekçinin, geçim derdini çözemeyeceği çok açıktır.

Altın fiyatlarıyla kıyasladığımızda asgari ücretli bu ülkede yirmi yılda 20 cumhuriyet altını kaybetti. Yüksek asgari ücret taleplerinin karşısında söylenen şey ise şu: ‘eğer asgari ücret artarsa enflasyon yükselir’. Bunun gerçeklikten uzak bir sav olduğunu, ücretlerin enflasyonu yaratan bir sebep olmadığını artık herkes kabul ediyor. Eğer ücretleri enflasyonun sebebi olarak görüp baskılar, artırmazsanız milyonları açlığa mahkum etmeye devam edersiniz. Bu politikalardan vazgeçilmesi gerekir. Bu topraklarda bütün çalışanların, üretenlerin, ürettiği değerden payını hakça aldığı, bütün haksız hukuksuz uygulamaların son bulduğu, eşitlik, adalet, barış ve kardeşlik temelinde demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği, emeğin Türkiye’sinin hep birlikte kurulması demektir ki bu da sorunun çözümü anlamına gelir.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptığı açıklamada: ‘‘Türkiye’de öyle bir düzen kurdular ki bu düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenler asgari bir yaşama mahkum ediliyor. İşte o düzen bugün işçi sınıfını tümüyle asgari ücrete mahkum bırakmak istiyor. İstiyorlar ki işçilerin sofrasına koyacağı bir dilim daha fazla ekmek, çocuğuna vereceği beş lira daha fazla harçlık kısacası insanca yaşayacak bir ücrete yaklaşma umudu bile olmasın!’’

‘Ücretleri ve asgari ücreti enflasyona ezdirmedik’ diyorlar. Bu kocaman bir yalan! Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek liderliğindeki ekonomi yönetimi, ücret artışlarında denge arayışına pek çok kez vurgu yapsa da işçi kesimini temsilen masada bulunan Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar’ın da ifade ettiği gibi beklenen asgari ücretin ‘geçinilecek ücret’ talebi olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bekleyip göreceğiz.