Gençler uzun süreden beri yurt dışına gitmek için adeta bir kaçış planı içinde. Bu kaçış öylesine hızlandı ki “neden gitmek istiyorsun?” sorusu bile artık anlamını yitirdi. Çünkü gençler kalmak için nedenleri olmadığını düşünüyor. Ve “neden kalayım?” sorusunu soruyor. Yazık ki çoğu zaman da ikna edici bir cevap bulunamıyor.

Elbette gidenler için bu zor bir karar. Çırpınıp duruyorlar. Çünkü kalmak zorlaştı. Gidenler ülkemizin seçkin liselerinden ve üniversitelerinden mezun nitelikli gençler ve bu gençler maalesef gittikleri yerlerde uzun vadeli kalabilme planları da yapıyor. Yani “Birkaç yıl çalışır, sonra dönerim diyenler” değil bu gidenler.

İstatistikler diyor ki; Türkiye’de 2023 yılında yükseköğretim mezunlarından her 50 kişiden 1’i yurtdışına göç etti. Yüzde 21,4’ü ABD’ye, yüzde 17,5’i Almanya’ya, yüzde 11,2’si İngiltere’ye, yüzde 6,9’u Hollanda’ya, yüzde 4,9 Kanada’ya. Türkiye’nin en yüksek puanlı lisesi olan İstanbul Erkek Lisesi’nin 2024 mezunu 155 öğrenciden 146’sı üniversite eğitimi için Almanya’ya ve İsviçre’ye gitti, sadece 9 mezun Türkiye’deki üniversiteleri tercih etti. Diğer iyi liselerde yurtdışına gitme oranı yüzde 80’lerin üstünde.

Türkiye, sağlık alanında gerçekleştirilen çalışmalar sayesinde, dünyanın sağlık markası haline gelmişti. "Türkiye'ye tedavi olmak için yurt dışından gelen pek çok hasta var. Sadece yurt dışında yaşayan Türkler değil Batılılar, Orta Doğulular ve Afrika ülkelerinden gelen hastalar, ülkemizi, hastanelerimizi ve hekimlerimizi tercih ediyor. Hollanda, İngiltere, Fransa, Almanya, İsviçre, Bulgaristan ve Romanya gibi pek çok batı ülkesinde yaşayan ve tedavilerinde yeterli-hızlı sonuç alamayan yerli-yabancı hastalar, Türkiye'yi ve Türk doktorlarını, güvendikleri için tercih ediyor. "Ancak hekimlere yönelik “Gidiyorlarsa gitsinler, buralar boş kalmaz merak etmeyin” söylemiyle binlerce doktor yut dışına giderek beyin göçüne neden oldu.

Beyin göçünü tersine çevirmek için en büyük görev önce aileye düşüyor. Çünkü hepimiz bu ülkenin ekmeğini yemiş, suyunu içmişiz. Bu ülkenin okullarında okumuş ve öğretmenleri tarafından yetiştirilmişiz. Türkiye'nin verdiği bir yaşam floramız, alışkanlıklarımız var ve bunları terk edemeyiz. Eğer terk edersek yok oluruz. Bizi bir arada tutan unsurlar var, o unsuları kaybetmememiz lazım. Çocuklar yurt dışına gidebilir ama geri dönmek kaydı şartıyla. Yabancı bir ülkeye gidiyorsunuz, oranın yaşam tarzını, yemek kültürünü, çevresini bilmeden çocuğu gönderiyorsunuz. Orada okuyacak mı, yoksa yemek yapıp elbisesini mi temizleyecek? Ve belki de en çok can yakan gerçek şu: Ne onlar gittikleri yerde tam olarak aidiyet hissedip mutlu olabilecek, ne de biz geride kalanlar onların yokluğuna alışabileceğiz. Bunlar çok önemli şeyler, üç çocuk yetiştiren bir ebeveyn olarak gençlerimizin geleceğini şekillendirirken ailelerin desteğinin çok önemli olduğuna inanıyorum.

Unutulmamalıdır ki; bir ülke gençliğini kaybederse, yalnızca bugünü değil, geleceği de yitirir. Gençler usul usul ülkeden gidiyor ya da gitmek istiyor. Aslında yalnızca geçim derdine düşerek değil, gelecek inşa edebilecekleri bir zemin aradıkları için. Böylelikle üniversite sıraları boşalıyor, araştırma merkezleri hız kesiyor, kütüphaneler daha az ziyaret ediliyor.

Unutmayalım bir ülkede bilime, sanata ve teknolojiye gerekli önemin verilmemesi, geleceğe yönelik yapılan araştırmaların, projelerin ve girişimlerin yeterince desteklenmemesi de beyin göçünün sebeplerdendir. Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar ve yanlışlıklar, fırsat eşitliğinin olmaması ve özellikle akademik anlamda ilerleyip gelişmenin önüne çeşitli engeller çıkarılması da beyin göçünün eğitimsel anlamdaki nedenlerindendir. Eğitimli insanların üzerindeki işsizlik baskısı ortadan kalksa, düşük insani gelişmenin yarattığı düşük hayat standardı ile siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar düzelse yurtdışına gitmek isteyen gençler olur mu Allah aşkına?