''Uzun lafın kısası'' diye bir söz vardır…
Bitmek tükenmek bilmeyen konuşmaların sonuna eklenir.
Konuşmaktan yorulma, ya da muhatabın dinlemekten usanmış hallerini fark etme sonucu başvurulan bir ''özetleme'' yöntemi…
Böyle bıktırıcı uzun konuşmalarda dinlemekten yorulanların da bir karşı atağı olacaktır her halde:
''Kısa kes de Aydın havası olsun''
Sıkça kullanılan, ancak çoğunlukla yanlış kullanılan bir deyimdir.
''kısa kes de Aydın abası olsun'' dur doğru olanı…
''Aydın abası'', zamanla ''Aydın Havası''na dönüşmüştür.
Bu deyim, sözünü ya da yaptığı işini gereğinden fazla uzatanları ikaz etmek için kullanılır.
Fıkradaki gibi:
Adamın karısı telefonu eline aldı mı iki-üç saatten önce bırakmazmış.
Bir akşam yine telefon çalmış, kadın gidip açmış ama bu kez sadece yarım saat kadar konuşmuş.
Adam şaşırmış:
-Hayrola hanım Sen iki saatten az konuşmazdın. Anlatacaklarını yarım saate nasıl sığdırdın?
Karısı yanıt vermiş:
-Yanlış numaraydı.
(Not: Fıkradaki adam ve kadının rolleri, isteğe bağlı olarak değiştirilebilir)
Kısa konuşmak, boş sözler sarf etmekten kaçınarak meselenin özünü anlatmak, önemli bir meziyettir.
Özellikle seçim dönemlerinde yapılan propaganda konuşmalarında bu meziyetin önemi daha iyi anlaşılır…
Kürsüdeki hatibin bitmek tükenmek bilmeyen konuşmaları, dinleyenlerin göz kapaklarına yüklenmiş kurşun etkisi yapar.
Uzun konuşma dikkat dağıtır.
Dinleyenlerde ''Bitse de gitsek'' isteği uyandırır.
Kısa ve öz…
Aklımızdan çıkarmayalım.