Haber şu: " Devletin iki aylık çiçek masrafı .12 milyon lira...." imiş.Bu haber bende bakın neleri çağrıştırdı: Eski Bakanlardan Agâh Oktay Güner'in. bir kitabı var: “İsraf Ekonomisi” .
Pek çok iktidarın hep bu hastalıkla malul olduğu bilinir. Örnekse, bakanlar devir teslim yaptıktan sonra yeni Bakan odası yeniden tefriş edilir ne hikmetse (!)
27 Mayıs sonrasında “Devlet Planlama Teşkilatı” kurulmasının amacı da israfı önlemekti. İlk 5 yıllık plan en iyi biçimde uygulandı.” Ne var ki, iktidar mensupları hep kendi bölgelerini kalkındırma ve siyasi ikballeri için sonraki planlara “siyasi nüfuzu da kullanarak) bir dönem otomobil, fabrika, hastahane gibi yatırımların mezarlığına döndürdüler ülkeyi ( özellikle de koalisyon dönemlerinde)
“Kamu İktisadi Teşebbüsleri, iktidarların istihdam politikalarını şişirmesi ve onları oy avcılığı için kullanmaları da bir başka israftır.” Buralarda kendi adamlarını yönetim kurulu üyelikleriyle taltif etmeleri bir başka israftı. Makam araçları, lüks devlet binaları inşası, ya da kendi binalarını atıl tutup özel mülklerin kiralanması, kiralık otolar lüksü israfın çeşitleri arasında yer aldı zamanla…
“AKP iktidarında bunun tavan yaptığına değgin o kadar çok ve çeşitli uygulamalar var ki; bunlar ayyuka çıktı. Bu olgunun, (iktidarlarında devletin çalışanları için yapılmış tesislerin kapatılması, yandaşlara peşkeş çekilmesi; hele de özelleştirmeler uygulaması ise dudak uçurtacak boyutlara ulaşmıştır.”
***
Tevfik Fikret bunu “Han-ı Yağma” şiirinde çok veciz bir biçimde akanıtlamıştır:
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır
Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
***
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir
Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
***
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
***
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
***
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
***
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var
Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
***
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
***
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
***
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
***
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
***
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin…
***
SON ÇEYREK YÜZ YIL BOYUNCA, İSRAFIN HER TÜRLÜSÜNÜ YAŞAYARAK GÖRÜYORUZ. NE DE OLSA BİZ OLSMANLI TORUNUYUZ (!)