'Namaza gel hediyeni al'
'Camiye koşuyoruz, namazla buluşuyoruz'
'40 gün camide namaz kılana bisiklet'
Camiye gelene kol saati, laptop, defter kitap…
Karaköy vapurundaki işportacılar gibi gençlerin camiye gelmesi için yapılan çağrılar arzu edilen sonucu vermemiş olacak ki, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bir süre önce sitemli sözleriyle gündeme geldi. 27 milyon öğrencinin olduğu Türkiye'de Cuma namazlarına gelen öğrenci sayısının toplamda bir buçuk milyonu geçmediğini söyleyen Erbaş, 'Topluyoruz, çarpıyoruz ulaştığımız sayı bir milyonu, bir buçuk milyonu geçmiyor' deyiverdi.
Tartışmalı fetvaları, lüks makam araçları, 5 yıldızlı otel konforuna sahip konuk evleri, devasa bütçesiyle her zaman gündemde olan Diyanet, cüretkarlıkta her gün bir adım daha atıyor. Son olarak da Ümraniye Müftülüğü'nün yaptırdığı caminin açılışına katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 'Ezan okunduğunda gençler okuldaysa bu doğru değil. İzinleri var camiye gelsinler. Camilerimiz sadece namaz kılındıktan sonra kapısı kapanan yerler olmasın. İçini okul haline getirelim' dedi.
Bu sözler, Türkiye'nin neredeyse her saat değişen gündemi içerisinde kaynadı gitti. Erbaş artık, Anayasa'da yer alan laiklik ilkesini açıkça ihlal ediyor ve toplumsal huzuru bozacak söylemlerden vazgeçmiyor. Bu açık açık, eğitim sistemi içerisinde kaosa davetiye çıkarmak olduğu gibi inancı gereği camiye gitmeyen insanlara da mahalle baskısı değilse nedir?
Anayasa'da herkesin dini inanç, düşünce, ifade ve vicdan özgürlüğüne sahip olduğu, inancını açıklamaya zorlanamayacağı belirtilmişken, Erbaş'ın 'Ezan okunduğunda gençler okulda ise doğru değil' diyerek neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda hüküm içerici ifadeler kullanması geçiştirilemez. Bu sözlerin bir adım ötesi, ezan okunduğunda toptan derslere mola verilmesidir ki, bunu da aklından geçirdiğine eminim.
Deistliğin gençler arasında hızla yayıldığını da zaman zaman ifade eden Diyanet, gençlerin değil camiye gitmek bu ülkeden kaçmak için olmadık yöntemleri denediğinden habersiz galiba. Sosyoloji Mezunları Derneği'nin 'Farklı Toplumsal Kesimlerden Gençlerin Aktif Vatandaşlık Algıları ve Politikaya Katılım Mekanizmalarına Bakışı' başlıklı araştırmasının da gösterdiği gibi gençler, Erbaş'ın 'cami merkezli İslam medeniyetine' itibar etmiyor da Hıristiyan Avrupa ülkelerine koşuyor nedense. Bu araştırmaya göre, gençler mutsuz ve yüzde 64'ü başka ülke vatandaşlığı istiyor. Gençlerin acil çözüm beklediği üç sorun alanı da sırasıyla ekonomi, adalet ve eğitim olarak ortaya çıkıyor.
Hepsinden önemlisi, birçok araştırmada güvenirlilik sıralamasında din adamları düşük puanlar alıyor.
Oysa Erbaş, tarikat ve cemaatların ve tabi ki Diyanet'in politize olması, neredeyse AKP siyasetleriyle özdeşleşmesi, camilerin parti ofisine dönüştürülmesinin karşı bir refleks oluşturduğunu görmeli. İnternetle dünyayı gezen bir gençlik, içi çürümüş din anlayışına itiraz ediyor hepsi bu.