En sonda söylenecek sözü önden ifade ediyorum ve bağıra bağıra “Diyanet kapatılmalı” diyorum. Çünkü görevi din hizmetlerini sunmak olan bu teşkilat, kendisine çizilen sınırların çok ötesine geçti. 7-8 bakanlığın bütçesine eşdeğer bir ödenek kullanan Diyanet, mevcut başkan Ali Erbaş’ın söylemleri ve sergilediği tavırlarla Türkiye’nin en tartışmalı kurumu artık…

 
Siyasal İslamcılar, muhafazakarlar yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı çıktılar ve dini kontrol etme amacı güttüğünü ifade edip, kaldırılması gerektiğini savundular. Güya, Diyanet inanç özgürlüğünün önünde engeldi. Ama iktidara geldiklerinde her olayda olduğu gibi yüksek pragmatizmleri gereği dört elle sarıldılar. Çünkü amaç inanç özgürlüğü değildi; belirleyici olan Diyanet’i hangi gücün kullandığı idi.
Şimdi o güç AKP’nin elinde ve öyle fütursuzca kullanılıyor ki dehşet içinde izliyoruz.
Toplumu, iktidarın din anlayışı doğrultusunda tek tipleştirmenin en etkili aparatı haline geldiği gibi ümmet inşası için yurtdışında da kontrolünü, denetimini yapamadığımız faaliyetler yürütüyor. İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez’in aktardığı bilgi çarpıcı… Çömez, İngiltere’de mülkiyeti İngilizlere ait olan camiye 1 milyar lira bağışlandığını ifade ediyor. Hepimizin malumu… Sadece İngiltere değil dünyanın dört bir yanına bağışlar yapılıyor. Diyanet, hangi meşruiyetle kimin malını kime veriyor böyle? 
Herkes hayat pahalılığı nedeniyle inim inim inlerken fakr-u zaruret içine düşmüş halktan toplanan vergiler oluk oluk harcanıyor. Ne denetim ne kontrol var ne de hesap verme zorunluluğu hissediliyor. 
Diyanet, bu ülkenin kara deliği… İcraatlarıyla da harcadığı para ile de her şeyi yutuyor. Örneğin 2017 yılında 115 bin olan personeli 2024 yılında 211 bine çıkıyor. Bütçesi 6.8 milyar liradan 91 milyar liraya yükseliyor. Öylesine cömert imkanlar sunuluyor ki, başka hiçbir bakanlığın bütçesi bu oranlarda artış göstermiyor.
Diyanet’in bütçesi artarken Ali Erbaş için tahsis edilen lüks otomobiller de çoğalıyor. İki Mercedes, bir zırhlı Mercedes, bir Mercedes Vito, bir TOGG’dan yetmemiş şimdi de Audi A8 tahsis edilmiş. Her ne kadar Diyanet, diğer otomobillerin ekonomik ömrünü tamamladığını, sık sık arıza yaptığını belirterek mızrabı çuvala sığdırmaya çalışsa da başarılı olamıyor. 
Deniliyor ki; "Kurumumuzda kullanılan araç, ekonomik ömrünü tamamlaması ve sıklıkla arızalanması sebebiyle ihtiyaca cevap verememeye başlamıştır. 2023 senesinden itibaren Başkanlığımız envanterine giren TOGG marka araç, makam hizmetlerinde kullanılmaktadır. Haberlere konu edilen araç ise Başkanlığın yoğun şehir dışı programlarından ötürü ihtiyaca binaen kiralanmaktadır."
Bütün makam araçlarının ekonomik ömrünü tamamlayıp tamamlamadığı konusu pek inandırıcı gelmiyor. İhtiyaç gerekçesi de aynı şekilde tartışmalı. Bize göre ihtiyaç değil bir türlü dizginlenemeyen lüks, şatafat, gösteriş, halktan kopma belirleyici. Üstelik bu Erbaş ailesinin otomobillere özel bir merakı olduğunu anladık gibi. Çünkü kızı Feyza Erbaş’ın da lüks otomobilinin anahtarı için şiir yazdığını biliyoruz. Sosyal medya hesabından otomobilinin anahtarını ve yazdığı şiiri paylaşan kızı, Euro yükseldiği için en küçük çocuğunu yurt dışına çıkaramadığından yakınmıştı.
Fakat Diyanet açıklamasının en dikkat çekici olanı TOGG’la ilgili olanı. TOGG şehir içinde makam aracı olarak kullanılırken Auidi A8 ise günlüğü 25 bin liraya şehir dışı programları için kiralanıyormuş.
Biz de soruyoruz. TOGG neden şehir dışında kullanılamıyor?
İhtiyacı görmüyorsa neden TOGG’a para harcandı?