Sosyal medya hesabından en son paylaştığı mesaja baktım. 6 Şubat depreminde büyük bir acı yaşayan, sonrasında “acele kamulaştırma” gerekçesiyle geçim kaynakları olan arazilerine el konulan Samandağlıların günlerdir ana akım medyaya duyuramadıkları dertlerini gündeme getirmiş. Seslerine ses olmuş, feryatlarını duymuş, duyurmuş, yaşadıkları eziyeti görmüş, gördürmüş.
Sadece Samandağ mı? Nerede dereler yok ediliyorsa, ağaçlar kesiliyorsa, vahşi madencilik için doğa katliamı varsa oraya gitmiş. Samandağ’dan Akbelen’e Karadeniz’den Kazdağları’na ekosistem üzerindeki çeşitliliği, ağacın, kurdun kuşun, insanın yaşam hakkını yok eden her tür müdahaleye karşı örgütlenen halkının yanında olmuş.
Ekoloji haberleriyle tanınan doğa dostu Hakan Tosun’dan bahsediyorum. Geçen hafta onun trajik ölümünü konuştuk ve hep bir ağızdan “Hakan Tosun’a ne oldu?” sorusunu sorduk. Çünkü, bir gece yarısında uğradığı saldırı sonrasında üzerinden kimliği alınarak öylece sokak ortasına bırakıldı. Hastaneye kaldırıldı ama İyi Parti Milletvekili Turhan Çömez’in iddiasına göre tomografi çekilmeden bir gün boyunca acil serviste bekletildi. Sonrasında yoğun bakıma kaldırıldıysa da hayatını kaybetti.
Türkiye, ucuz ölümler ülkesi… İnsan hayatının zerrece kıymeti yok. Sokak çetelerine teslim olmuş, gündüz vakti herkesin gözü önünde işyerlerinin basıldığı, insanların dövülüp öldürüldüğü, silahlı çatışmaya girdiği bir ülkede hayatta kalmak ancak şans, tesadüf gibi sözcüklerle açıklanabilir.
Burada üzerinde kimlik çıkmadığı için, kimsesi olmadığı rahatlığı ile tıbben geç müdahale edilmesinin hesabını soracak bir sağlık sistemi yok…
Katillerden gerçekten hesap soracak, yürekleri yanmış insanların kaybolmuş adalet duygusunu tesis edecek bir yargı sistemi de yok…
Düşüncelerini ifade edenleri almak üzere gecenin bir yarısında ev baskını yapan ancak cinayet işleyen çeteleri hemen derdest edecek kolluk kuvveti de yok…
Gazeteci Serdar Akinan’dan öğrendiğimiz bilgiler ürpertici, utanç verici ve gelecek adına çok kaygı verici.
Çünkü Esenyurt’ta çok bilinen, “çok güçlü”, AKP’ye de yakın olan, koruculuk yapmış Ağrılı ailenin emniyetle yakın ilişkileri olduğunu söylüyor Akinan. O kadar yakınlar ki polis ile cinayet zanlılarının aile fertleri ocakbaşı yaparken Hakan Tosun’un ölümü konuşuluyor; polis, gazeteci olduğu anlaşıldığından dolayı "olay büyüdü, gençleri alalım" diyerek gözaltı işlemi gerçekleştiriyor. İki şüpheli telefonla ifadeye çağrılıyor.
Saldırı anını kaydeden kamera görüntüleri ise olayla ilgili tutuklanan şüphelilerin aileleri alıyor.
Şaşırdık mı? Hayır…
Çünkü; Gülistan Doku’nun başına ne iş geldiğini üzerinden yıllar geçmesine rağmen bilmiyoruz.
Vanlı bir baba, intihar ettiği söylenen ancak iki farklı erkek DNA’sı izine rastlanan kızı Rojin’in cinayete kurban gittiğini haykırıyor da sesini duyan yok.
İliç’te, Soma’da, Ermenek’te adalet yerini bulmadı ki…
Bolu’daki otel yangınında ihmali görülen kaç yetkili ve sorumlu, hakim karşısına çıktı ki, bizim de içimiz rahat olsun.
Şanlıurfa’da hastane odası basılarak fertleri öldürülen Şenyaşar ailesinin adalet talep eden çığlığı niye karşılık bulmadı hiç?
Şimdi de Hakan Tosun’a ne olduğuna dair soruya cevap arıyoruz.
Vicdanımızı ikna edileceği bir sürecin yaşanacağına dair işaret var mı sizce?
Hakan Tosun’a ne oldu?
Kelime ATA
Yorumlar