Dünya genelinde yaklaşık 65,4 milyon arı kolonisi ile 1,5 milyon ton bal üretimi gerçekleştirilmektedir. Bu üretim sektöründe Türkiye, yaklaşık 5 milyon koloni ile Çin'in ardından ikinci sırada yer almakta olup, yıllık 82.003 ton bal üretimi ile Çin ve Arjantin'in ardından üçüncü sırada bulunmaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığı Arıcılık Araştırma Enstitüsü'nün paylaştığı verilere göre 100.000'i aşkın işletme arıcılık ile uğraşmaktadır. Üretilen ürünlerin pek çoğu yurt dışına da ihraç edilmektedir. Peki arıcılık neden bu kadar önemlidir?
Arıcılık Arılar, çiçekler arası polen taşınımını sağlayarak bitkilerin ve ağaçların döllenmesine, dolayısıyla meyve üretimi ve tohum dağılımına olanak tanır. Bu süreç, bitki yaşamının devamlılığını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ekosistemin temel unsurlarından biri olan oksijen döngüsüne de katkıda bulunur. Arıların bu ekolojik işlevi, dünya üzerindeki yaşamın büyük bir kısmının sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Özetle, arıların bu görevi yerine getirmesi, ekosistem dengesinin korunması ve biyolojik çeşitliliğin devamı için hayati bir role sahiptir.
Ancak ne yazık ki arıların varlığı gün geçtikçe büyük bir tehlike altındadır. Bu tehlikelerin başında şüphesiz arılarda kullanılan ilaç çeşitleri yatmaktadır. Geçtiğimiz yıl Akdeniz Greenpeace hareketi konuya ilişkin bir rapor paylaştı. Rapora göre arılarda kullanılan ilaçlar (özellikle 1990 yılından itibaren kullanılan ilaçlar) arıların sayısında çarpıcı bir düşüşe sebep oldu. Bu ilaçların çoğu Avrupa Birliği'nde yasaklandı ancak bizlerin kullanmaya devam ettiği ilaçlar halen mevcut. Bu konuda verimlilik adına arılardan taviz verilmesinin uzun vadede ne gibi sorunlara yol açabileceğini asla ihmal etmemek gerek.
Konuya ilişkin bir kamuoyu tepkisinin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bu konudaki tedbirleri kesinlikle artmalı ve sivil toplum kuruluşlarının raporları daha detaylı incelenmelidir. Arıcılık Türkiye için gelecekte şimdi olduğundan çok daha önemli olacaktır.