"Okurken çalışıyoruz, çalışırken tacize uğruyoruz." Kız Başına adlı platformun yayınladığı habere göre İstanbul Üniversitesi'nde okurken çalışmak zorunda kalan M.A. mağazada ilk iş gününde mağazada bir erkek çalışan tarafından tacize uğradı. Haberin devamına göre tacizci şikayet edildi ama tacizci işten çıkarılmadı sonrasında olayın mağduru M.A. işten bir bahane ile çıkarıldı. Mağdur kamera kayıtları ile olayı kanıtlayabileceğini söyleyince "Kayıtlara ulaşılamıyor." cevabını alıyor. Cesur kadın ise örnek alınması gereken bir açıklamada bulunuyor: "Utanması gereken biz değiliz onlar, tacizciler bizim korkumuzdan güç alıyor ve biz o gücü onlara vermiyoruz!"
Sistem; tacizciyi gizliyor- koruyor ve biz bundan tiksiniyoruz. Bunu kadın hareketi olarak hep dile getiriyoruz: Bu tip durumlarda kadınlar kendilerini yalnız hissederler ve zaten korkunç bir travma ile savaşırken bir de etrafındaki insanları kendilerine inandırmaya çalışırlar. Biz buradayız, size inanıyoruz ve biliyoruz, doğru söylüyorsunuz. Bu konuda şehrinizdeki kadın platformlarına ve baroların ilgili ofislerine ulaşabilirsiniz. Sizin çevrenizin sizi anlaması ve bu süreçte yanınızda olması psikolojik olarak önemli elbette ama değilse bile yalnız değilsiniz, buradayız ve size inanıyoruz.
Bu olay ise Türkiye'deki pek çok kadın öğrencinin yaşadığı trajediyi bir kez daha gözler önüne seriyor. Ailelerin gücü bir yere kadar yetiyor, gençler okurken çalışmak zorunda kalıyor ve çalıştıklarında güvenlikleri sağlanmıyor. Çalışmayan güvenlik kamerası ne demek öncelikle? Onu oraya süs olarak mı koydunuz? Bunlar neden denetlenmiyor? Kamera kayıt alıyor mu diye denetleyen bir mekanizma her yerde olmalı, kamusal alanda kamera kaydının olmaması veya bu görüntülere ulaşılamaması tacizcilerin işini kolaylaştırmaktan başka ne işe yarıyor? Ne hikmetse aynı kameralar hırsızlık olaylarında tıkır tıkır çalışırlar ama bir kadın tacize uğradığında bu görüntülere ulaşmamız mümkün olmaz!
O kadar ibretlik ki, olayı neresinden ele alacağımı şaşırdım. Ortada mağdur bir kadın var ama bu mağduriyet tek boyutlu değil. Ekonomik bir mağduriyet, cinsiyete bağlı bir mağduriyet... Toplumun ezici çoğunluğu kadın aslında bununla boğuşuyor evet. İyi bir hayat için varını yoğunu ortaya koyan genç insanların karşılaştığı dünya tam olarak böyle korkunç bir yer.
Cezasızlık politikaları ile o çok övünülen aile yapısı ve Türk toplumu ahlakı çoktan bozuldu. Suçluyu cesaretlendirmekten başka bir işe yaramıyor bu kontrolsüzlük ve kimsenin güvende olmadığı bir ortam yaratıyor.
Hukuk devletinde yaşayan vatandaşlar kendilerini o hukuk altında güvende hissetmeliler. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğimizden beri güvende hissetmiyoruz.