9 Kasım 2023 tarihinde Zonguldak'ın Merkez / Köroğlu Köyü yakınlarında kaçak çalıştırıldığı madende fenalaşmasının ardından yakılmış ve bir böbreği eksik bedenine ulaşıldı. İddialara göre Nourtani iş kazası geçirmesinin ardından bir battaniyeye sarılarak araçla taşındı ve ardından benzin dökülerek diri diri yakıldı. Kanımızı donduran bu davada ise gelişmeler ise şu yönde: Mahkeme "kesin ölüm anı tespit edilemez" diyerek iş kazası hükmünde bulundu. Maden ocağının sahipleri ve cinayetle suçlanan patronlardan birine 5 yıl 8 ay, diğer sanıklar için ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Olayla ilgili Emek Partisi (EMEP) Başkanı Seyit Aslan ise: "Sermaye, yargı ve saray düzeni cinayetin ortağıdır." açıklamasını yaptı ve ekledi: "Bu ülkede kaçak madenlere göz yumuldukça, mülteciler ucuz emek olarak sermayenin önüne atıldıkça, öldürülmeleri bile cezasızlıkla ödüllendirildikçe tıpkı bu olayda olduğu gibi TTK ve bakanlıklar denetim görevini yapmadıkça benzer cinayetlerin önü açılmaya devam edilecek."
Sanıyorum katilleri onu kimsesiz bildiği için, hakkını savunamaz diye kolay hedef gördü ama hayır öyle olmadı. İnsanlar bu davayı takip ediyorlar, yazıp çiziyorlar ve Nourtani işçi cinayetlerinde bir sembol isim haline geldi. Ailenin adalet arayışı ise bu süreçte devam ediyor. Yargıdan çıkan kararın yetersizliğine dikkat çekildi ve hukuki mücadelenin henüz bitmediğini Nourtani'nin avukatı duyurdu.
Şimdi soruyoruz: Türkiye üzerinde yaşayan insanlara böyle bir ülke olmayı mı vadediyor? Vatandaşına, canını kurtarmaya gelen göçmenine, işçisine, kadınına, çocuğuna Türkiye'nin vadettiği nedir? Bu dava kamuoyunun yalnızca vicdanını değil aynı zamanda yargıya olan güvenini de bir kez daha sarsan bir hal almaktadır. Ödül gibi verilen cezalar potansiyel katilleri cesaretlendirmekten başka bir işe yaramaz. Bir diğer tehlike ise mağdurların adalete olan güveni sistematik olarak kırıldığında bir noktada insanlar tamamen adalete sırtını çevirirse ne olacak? Bakın bu süreç bizi ciddi bir orman kanunları riskine götürüyor. Biz nasıl hukuk devleti olmayı sürdüreceğiz? Sermaye kendini kayıran kurallara uymaktan bile acizse sömürülen kesimi bir noktadan sonra bu kurallara uymaya nasıl ikna edeceksiniz? Türkiye kutsalı olan yargıya olan güvenini yitiriyor ve bu artık yıllarca "radikal azınlık" olarak adlandırılan kesimin görüşü değil dümdüz orta kesim yargıya güvenini yitiren...
Nourtani, Narin, Rojin, Ahmet Minguzzi, Leyla, Emine, Şule ve yitirdiğimiz diğer canlar içimize işledi adeta ve unutmuyoruz, unutturmayacağız. Katilleri unutmuyoruz, davalarda çıkan kararları unutmuyoruz, mecliste araştırma önergelerini reddedenleri unutmuyoruz.