Eskiden doğal ürünlerden elde edilen kırmızı renk veren toprak boyası, kına vb malzemelerden yapılan allık günümüzde talk (magnezyum silikat), magnezyum alüminyum silikat ve Çin kili olarak bilinen kaolinden yapılmaktadır. Talk yumuşak ve parçacık boyutu nedeni ile şeffaf olması nedeniyle en fazla kullanılan dolgu malzemesidir. Mika da yumuşak ve şeffaf olması nedeniyle kullanılmakla birlikte cilde uygulandıktan sonra parlamaya neden olur ve sıkıştırması oldukça zordur. Modern yağsız allıkların bir kısmı kaolin içermekte, bu da kaba ve mat görüntüye neden olmaktadır. Allıkların kalıcı olabilmesi için çinko stearat, magnezyum stearat ve polietilen gibi polimerik malzeme kullanılmaktadır.

Milattan önce 3100-2907 yılları arasında Mısırlılar yumuşak, esnek ve pürüzsüz bir cilt için parfümlü yağlar kullanmışlardır. Romalılarda ise milattan sonra 1. yy.ın ortalarında arpa unu, yumurta ve nergis ezmesinden yapılan krem cilt bakımında kullanılmıştır. Yunanlı bir hekim milattan sonra 2. yy.da su, balmumu ve zeytinyağı karışımından yapılan soğuk bir krem bulmuştur. Bu krem yüze sürüldüğünde, suyun buharlaşması ile cilde ferahlık vermekteydi. Daha sonraki dönemlerde kadınlar pürüzsüz bir cilt için yatarken alınlarına yağlı bezler koyup ellerine eldiven giymişlerdir. Avrupalılar ise bitkisel losyonları tercih etmişlerdir.

Özellikle ultraviyolenin neden olduğu kollajen yıkımına bağlı ciltte görülen kırışıklık, yaşlanma vb.ni önlemek için dioksibenzon içeren güneşten koruyucu kremler kullanılmaktadır. Bu kremlerin içinde emulsifiye edici olarak lanolin, siklomethikon, dimetikon, A vitamini, alfahidroksi asitler, değişik meyve asitleri (laktik, glikolik, malik, sitrik), maya, bütil hidroksianisol (BHA) kullanılmaktadır. Tipik bir kırışıklık kreminde yüzde 70 su, yüzde 20 stearik asit ve yüzde 10 gliserin bulunur. Az miktarda da potasyum hidroksit, koruyucular ve koku vericiler eklenmektedir.

Çoğu deodorantta aktif madde olarak alüminyum klor hidrat, Al2(OH)4Cl2 ya da alüminyum zirkonyum tertraklorohidreks glisin kompleksi bulunmaktadır. Alüminyum tuzları ter gözeneklerinde çözünmeyen hidroksijel oluşturarak terin salınmasını fiziksel olarak engellemektedir. Alüminyum DNA hasarına yol açabilmektedir. Terlemeyi önleyicilerin bir kısmı aynı zamanda koku da gidermektedir.