Seveni de sevmeyeni de çoktur Ankara’nın
Kimileri için çekilmezdir,
Kimileri için vazgeçilmez…
Kimileri uzaklaşmayı düşler Ankara’dan, kimileri de kavuşmayı…
Yıllarını Ankara’da geçirip de emeklilik günlerini göç ettikleri sahil kentlerinde yaşama olanağını elde edebilenler, o fırsatı kaçıran kentin demirbaşları için talihin yüz çevirmediği ‘’ballı’’ kesimdir.
Kimilerine göre de ‘’gidenler’’ değil, ‘’kalanlardır’’ asıl ballı olan.
Ankara böyle bir kenttir…
Gün gelir;
Kalanlar gideni kıskanır,
Gidenler de kalanı…
Artıları çoktur Ankara’nın…
Eksileri de…
Gürültüsüz bir başkenttir Ankara…
İstanbul gibi sabahlara dek bağırmaz avaz avaz…
Sessizliğe bürünür gecenin ilerleyen vaktinde…
Kimilerinin sevmesinin, kimilerinin de uzaklaşmak istemesinin bir nedeni de budur bence .
Bir de maviye hasret duygusu vardır kaçma isteminin temelinde…
Bırakın maviyi, gün olur, yağmur damlalarını bile arar Ankara halkı…
Hele mevsim yazsa…
Aylardan da Temmuz ya da Ağustossa….
İşte o zaman ‘’kaçış planları’’ depreşir Ankaralıların.
Gördükçe ekranlarda ülkenin mavi denizlerini, ‘’kaçış günlerinin hayali’’ canlanır düşlerinde.
Ankara farklıdır…
Gizemli bir kenttir…
Garip bir sevdadır…
Kimi zaman kaçmak istersin ondan,
Kimi zaman da kavuşmak…
Kaçanlar için ‘’eh’’lerle, ‘’yani’’lerle doludur Ankara…
Kalanlar için de…