Nargile tartışması zaman zaman alevlenip sönmekte... Sanki sigaramım zararsız karşılığı gibi gösterme çabaları var. Çoğu kişi dumanın sudan geçerek çekilmesinin bir sakıncası olmadığını sanıyor. Oysa durum öyle değil. Her türlü tütün ürünün bazı bileşenlerinin hücresel bağlantı noktalarının olması bunların bağımlılık yapıcı bir madde olmasının temelini oluşturuyor. Kısacası 27 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren DSÖ 'Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi (FCTC-TKÇS)' ; '31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü' ve '20 Kasım Dünya Sigarayı Bırakma Günü' ve '9 Şubat Dünya Sigarayı Boykot Günü' nargileyi de kapsamak zorundadır. Nargilenin bir diğer sorunu nargile kahvelerinin giderek bir sosyalleşme alanları haline getirilmeye çalışılması ve toplumun nargileye daha fazla tolerans gösterilmektedir.

Nargile kimilerince bir turizm nesnesi sayılmakta, turistik eşya üretiminin önemli bir bölümünü nargile üretimi oluşturmaktadır. Kimi konaklama tesislerinde nargilenin bir hizmet olarak sunulması. Eski İstanbul ve Osmanlı nostaljisi yaratmayı amaçlayan resimlemelerde nargile kahvelerinin resim ve gravürlerine yer verilmektedir. Nargilede kullanılan tütünün içimini değiştirmek, çevredeki tütün kokusunu bastırmak üzere katılan bazı maddeler çok tehlikeli kimyasallar. Kimileri kanser yapar gazların oluşumuna neden oluyor.

Bunların bir bölümü doğrudan solunum sistemini etkilerken bir bölümü kana karışarak değişik doku ve organlar hücre düzeyinde etkileyebiliyor. Bazı kişiler nargile tütünün içine bilinçli ya da bilinçsiz olarak bağımlılık yapan maddeler katabiliyorlar. Nargilenin ağza alınan bölümüne marpuç denmekte... Marpuç değişik maddelerden yapılır ve kullanıldıktan sonra temizlenmesi çok zordur. Üzerinde kalan temizlik maddesi kalıntıları önemli sindirim sistemi sıkıntılarına yol açabiliyor.

Üstelik marpuçları minicanlılardan arındıramıyor. Arındırabilecek dezenfektanların kullanılması ise bir diğer sorun. Onların hemen hepsi karaciğere ve böbreğe zararlı bileşikler ve kanser yapar özellikte. Yurtdışından gelen tömbekinin üzerine vergisinin ödendiğine dair bandrol yapıştırılması onu tehlikeden arındırmıyor ve zararsız olduğu anlamına gelmiyor. Sadece gümrükten geçtiğini gösteriyor.

Toplum bireylerinin bir bölümü bu bandrolleri sanki devletçe sağlık güvencesi verilmiş gibi algılıyor. Kimi nargile kahve sahipleri ya da tömbeki satıcıları da bu algıyı pekiştirici bir yaklaşım benimsemektedir. Kısacası nargile bir tütün ürünüdür ve tütün için geçerli bütün olumsuzlukları kat kat fazlasıyla taşır.