Alman gazeteci Günter Wallraff'ın imzasını taşıyan ve 1985 yılında yayınlanan 'En Alttakiler', insan hakları ihlallerinin ve göçmenlerin ağır çalışma şartlarının anlatıldığı bir kitap. Wallraff, lens ve peruk takıp göçmen Türk işçisi kılığına girerek Almanya'daki göçmenlerin yaşadıklarını yazdı ve dünyada büyük ses getirdi.
Wallraff, 'En Alttakiler'e uygulanan ayrımcılığı, aşağılanmaları, hakaretleri, emek sömürüsünü, göçmen dramlarını açığa çıkarmak için kılıktan kılığa girmek zorunda kaldı. Gelişmiş sağlam sanayisi ile övünen Almanya, son derece kurallı bir ekonomiye sahipti; dolayısıyla sistem içerisindeki ayrımcılık ve göçmen emeğinin sömürüsü gibi konular bu tıkır tıkır işleyen üretim ağı içinde görünmez olmuştu. Oysa idealize edilmiş sistem içerisinde de irinler vardı ve bu irinleri patlatmak ancak kılık değiştirerek mümkündü.
Wallraff, işte bunu başarmıştı.
Bizde Günter Wallraff'ın yaptığı türden bir gazeteciliğe pek de ihtiyaç yok; zira göçmenlerle ilgili tüm gerçekler çırılçıplak ortada duruyor; hiçbir şey gizli değil; dolayısıyla gerçeğe ulaşmak için başka bir kisveye bürünmek çok lüzumsuz bir iş.
Sığınmacılığın pek çok boyutu var ama bu yazının konusu daha çok ekonomik veçhesiyle ilgili. Zira İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, son zamanlarda gündemin ilk sıralarında bulunan sığınmacılar hakkında öyle bir laf etti ki, nereden tutulsa elde kalır. Soylu, 'Fabrikanda Suriyeliyi çalıştır, sömür, sigortasını yaptırma. Sonra ayak ayak üstüne at, 'Ne olacak bu Suriyelilerin hali' de. Bir milyon insan gidecek. Kim isyan edecek biliyor musun? O iş sahipleri' dedi.
Böylece devletin en üst makamlarından birinin yetkili kişisinin ağzından, sığınmacıların ekonomik sistem içindeki yerini duymuş olduk. Aslında biliyorduk da gerçeğin resmi bir ağızdan bu kadar rahat dillendirilmesine şaşırdık. Yasalara aykırı bir durumun çok normalmiş gibi anlatıldığına tanıklık ediyoruz. Çünkü, Bakan Soylu, açık açık sigortasız işçi çalıştırıldığını, sığınmacıların emeğinin sömürüldüğünü itiraf ediyor.
Daha önce de benzer açıklamalar yine AKP cenahından gelmişti. Örneğin, AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından Mehmet Özhaseki, pek çok orta ve küçük ölçekli işletmenin sığınmacı çalıştırdığını, bunlar giderse Anadolu'da bazı şehirlerin ekonomisinin çökeceğini söylemişti. Şu sözler de AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay'a ait:
'Türkiye, Suriyeli mültecilerle yaşamak zorunda. Bu bir kader biraz da... Bundan kaçamadığımız gibi, bu bir imtihan. Bizim onları nasıl yönettiğimize bakmamız gerekiyor. Bir açıdan baktığımızda da göç bir toplumu dirilten bir şeydir. Canlandıran bir etki de yapar. Bakın Türklerin Alman ekonomisine yaptığı katkıdan bahsediliyor. Bu yönde çalışmalar var. Beyin niteliğinde Türkler yetişiyor orada. Belki Suriyelilerin de ilk gelenleri sanayi, inşaat alanında çalışanlar olarak kalacaklar ama Suriyelilerin Türkiye'ye yaptığı katkı ile Türkiye Arap dünyası ile arasında çok ciddi bir köprü oluşturacak. Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri bir çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kamuoyundan yükselen tepkileri sakinleştirmek için önce 1 milyon sığınmacıyı göndereceklerini açıklaması birkaç gün sonra ise tam tersi yönde konuşarak Suriyelilere sahip çıkmaya devam edeceklerini yinelemesinin ardında yatan sebeplerden birisi de işte bu argüman: Göçmen ekonomisi, ucuz göçmen emeği…
Nitekim, Erdoğan'ın hemşehrisi MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı'nın 10 Mayıs'ta Bloomberg TV'de yaptığı konuşma, yurdunu terk etmek zorunda kalmış çaresiz insanlara bakış açısını göstermesi bakımından çok çarpıcı. Asmalı, 'Maalesef Türkiye'de iş beğenmeme gibi bir durum var. İnsanlar ağır işlerde, emek yoğun işlerde çalışmak istemiyor. Çalışsa da verimli olmuyor. Yabancı uyruklu işçiler bu işlerde daha fazla çalışıyor' diyor.
Boğaz tokluğuna, son derece ilkel koşullarda çalışan, sigortası ödenmeyen, sosyal güvenlik imkanı bulunmayan, herhangi bir iş kazasından dolayı öldüğünde nasıl öldüğünü sorgulayacak kimsesi olmayan sığınmacılar, şartları gereği düşük ücretlere rızalık gösteriyorlar. Kendileri düşük ücretlerle idare ederken genel olarak da ücretlerin aşağı çekilmesine neden oluyorlar. Bu, işverenler açısından bakıldığında bulunmaz bir nimet elbette. Nitekim, Suriyeli göçmen çalıştıran işletmelerin kar marjlarının yükseldiğine dair yapılmış araştırmalar da bulunuyor.