Temmuz ayının sonlarında Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında başlayan yangınlar hala devam ediyor. Ne yazık ki, oksijen deposu orman alanlarımız, barındırdığı doğal hayatla birlikte yanıp kül oldu. Manavgat, ateşe teslim olduğu andan itibaren, yangınların sabotaj, kundaklama sonucu çıktığına dair yaygın bir propaganda üzerinden toplumsal kutuplaşmanın derinleştirilmek istendiği hemen anlaşıldı. Şu ana kadar sağduyunun korunması önemli ancak zaman zaman sosyal medyaya düşen görüntüler, kimi yerlerde bir gerilim olduğunu da gösteriyor.
Aslında yaşadığımız her sorunu birilerine havale etme alışkanlığımız hep vardır; çünkü bu yöntem, kendi ihmalkarlıklarını, yanlışlarını tartışma alanından çıkarmak isteyen yöneticiler açısından bir tür siyaset etme biçimidir ama aynı zamanda bize özgü yerli ve milli düşünüş halidir. Böylece hemen her alanda kendi gerçeklerimizle yüzleşmeyerek vicdanımızı rahatlatır, sorumluluklarımızı unutur ve unuttururuz. 'Dış mihrak' ha gibidir. Hatta bir nevi uyuşturucudur. İçtiğin anda her şey kolaylaşır, tüm zorluklar aşılır.
Türkiye'deki yangını da 'dış mihraklara' bağladık ve HDP'lileri, kimi yerlerde de Afgan ve Suriyelileri suçlu ilan ederek geceleri rahat uyumaya devam ettik. Oysa, ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) uydu haritasına bakabilseydik, ateşin dünyanın birçok yerini küle çevirdiğini görebilirdik. Bu haritaya göre, Kuzey Amerika ve Güney Amerika'nın büyük bölümü, Afrika, Arap yarımadasının kuzeyi, Avrupa'nın Akdeniz kıyıları, Kuzey ve Doğu Avrupa, Hindistan kıyıları, Çin, Malezya, Endonezya ve Okyanusya'da, Avustralya'nın doğusu cayır cayır yanıyor. İtalya, Arnavutluk, Yunanistan, İspanya, Tunus ve Cezayir gibi Akdeniz kuşağındaki ülkeler de orman yangınlarıyla mücadele veriyor. Çok şaşırtıcı gelecektir; dünyanın en soğuk bölgesi kabul edilen Sibirya bile günlerdir yanıyor.
Türkiye'de şu ana kadar 35 ilde 129 yangın çıktı. Unların 122'si kontrol altına alınmış durumda.
Piknik ateşlerinin tam söndürülmemesi, cam kırıklarının ormanlık alanlarda kalması gibi bilinçsizlik veya sabotaj nedeniyle yangınların çıktığı gerçeğini kuşkusuz ki reddedemeyiz. Ancak, iklim uzmanlarının daha önce benzerini olmadığını söylediği bir ekolojik felaketi yaşadığımız da yadsınamaz. Veriler, dünyada artık daha sık ve yaygın bir alanda yangınlar çıktığını gösteriyor. ABD Küresel Değişim Araştırma Programı'nın 2017 tarihli raporunda 'orman yangınlarında derin bir artış olduğu' tespiti yapılıyor. Nedeni ise küresel ısınma kaynaklı kuraklığın artması ve yanın mevsiminin uzaması…
Dünyanın döngüsü değişiyor. Yepyeni bir tablo var karşımızda, risk anlayışımızı, önceliklerimizi değiştirmeye zorlayan bir tablo bu. Dolayısıyla artık yaklaşan değil içinden geçtiğimiz ekolojik felaketi dikkate alan, doğal afet risklerini azaltan bir bilinci bireyden devlete kadar uzanan bir zincirde hakim kılmaktan başka çare yok.