Bazı insanlar vardır ki, daha ilk karşılaşmanızda tüm yüreğinizi kaplar. Gözlerinden taşan ışıltısı ve taşacak yer arayan sevgisiyle, sizi, alabildiğine kirli, kin ve kibir dolu bu dünyadan uzaklaştırarak, güneşin doğmasına vesile olacak insanlar da bulunduğuna ikna eder.
Çok değil, birkaç yıl önce tanıştığım Burhan Bilget ağabeyim, benim için insana dair kaybettiğim inancımı yeşertenlerden biriydi. Temasımız “Kızıldan Yeşile Sivas” adlı kitabımın yayınlanmasından sonra bugün artık aramızda olmayan, Sivas’ta, siyasi davaların bütün yükünü çeken avukat Baki Dalak aracılığı ile olmuştu.
Yumuşak bir ses tonuna sahipti, kelimenin gerçek anlamıyla bir sevgi abidesiydi. Gözleri, memleketin ahvalini konuşurken gam ve kasvet ile dolsa da gayrı zamanda ışıl ışıl parlardı. Uzun yılları Ankara’da yaşamış, mücbir sebeplerle şimdi de zamanının çoğunu Sivas’ta geçiren biri olarak Sivas ortamında pek de alışık olmadığım bir zariflik, naiflik vardı üzerinde. Evet; gerçek bir beyefendi idi ve üzerinde de fıtrattan gelen bir asalet vardı.
Memleketini severdi; ama toplumsal ve siyasal kırımlarla çoraklaşmış bir kentin ıstırabını belki de en çok o bilirdi. Çünkü, kayda aldığım bir anısında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünü bitirdikten sonra doğup büyüdüğü şehre geldiğinde çok canlı bir kültür sanat hayatı ile karşılaştığını belirtirken şöyle demişti:
“Üniversiteyi orada okudum, askerliğimi orada yaptım. İstanbul’dan ayrılamam diyordum. Ama Sivas’a geldiğimde hiç aramadım İstanbul’u. İstanbul’daki sosyal yaşantının aynısını Sivas’ta buldum ben. Ama o şehir bu şehre dönüştü. İnanılır gibi değil”.
Burhan Bilget, özellikle Selçuklu dönemi eserleri hakkında uzmanlığa sahipti. Kars Ani harabelerinden Sivas’a kadar Türkiye’nin pek çok yerinde kazı çalışmalarında bulunmuştu. Bugün Sivas merkezindeki tarihi eserler korunabilmiş ise en büyük katkıyı sağlayanlardan biri Burhan Bilget’tir.
1966 - 1983 yılları arasında Kültür ve Müze Müdürü olarak görev yapan Bilget’in “Gök Medrese, I. İzzeddin Keykâvus Darüşşifası, Sivas'ta Buruciye Medresesi, Sivas Evleri ve Sivas Anıt Mezarları” adlı eserleri bulunuyor.
Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak da çalışan Bilget, özellikle Aşık Veysel’in Şarkışla Sivrialan’daki evinin müzeye dönüştürülmesinde ve Yıldızeli’nin Banaz köyünde yeralan Pir Sultan Abdal anıtının yapılması sürecindeki katkıları, çabalarıyla ayrıca unutulmaz bir yere sahiptir.
Böylesine güzel bir insanı bir hafta önce kaybettik. Uzun süredir illet bir hastalığa karşı verdiği mücadeleyi kaybetti ve aramızdan ayrıldı. Sivas, kuşkusuz ki önemli bir değerini yitirdi. Ben de “keşke daha uzun zaman önce tanısaydım” dediğim, açık fikirli, kimseyi ötekileştirmeyen yüreği de gözleri de pırıl pırıl olan bir sohbet insanını kaybettim.
Çünkü yaz mevsimlerini geçirdiği Bodrum’dan, kışın Sivas’a geldiğinde arada buluşur uzun uzun sohbetler yapardık. Kimi zaman arar “Haydi Kelime, çarşıya in. Osman’a (Osman Ada) gidelim” derdi. Sivas Ticaret ve Sanayi Odası önceki başkanlarından Osman Ada’nın bürosunda bitmeyen “ne olacak bu memleketin hali” muhabbetlerinden sonra biraz keyiflenmiş biraz dertlenmiş biçimde ayrılırdık.
Artık Burhan ağabeyimiz bedenen yok aramızda. Şimdi daha çok yalnızım ve boynumuz bükük… Yarattığı boşluk kolay kolay dolacak gibi değil.
Derler ki, alimin ölümü alemin ölümüdür.
Bir sevgi insanı âlim öldü, bir âlem battı.