Biraz eski defter yoklamak istiyorum…

7 Mayıs 1950. Köyden şehre indik. Günlerden Pazartesi idi. Cumhuriyet Meydanı'ndan gürültülü sesler yankılanıyordu. Yokuşu bir koşuda indim. 14 Mayıs günü seçim varmış. Propaganda yapılıyor. Demokrasiyle o zaman tanıştım…

***

Seçimler yapıyla. DP seçimi kazandı. Böylece ve İnönü'nün deyişiyle:' Ülkeye demokrasiyi getiriyoruz' dedi ve çok partili hayat başlamış oldu. Demokrat Parti, Marshall yardımıyla 1955 ve 1957 seçimlerini de kazandı. Ama plan program yerine Başbakan Adnan Menders'in parmağıydı ülkeyi yöneten. 4 Ağustos 1958 DEVALÜASYONU ve TAHKİKAT KOMİSYONU ısrarı; kötü gidişi önleyemedi. 'Söz milleti'ndi; ama iktidar demokrasi yerine diktaya özendi... Ordu 27 Mayıs Sabahı idareye el koydu… Böylece KOALİSYONLARLA TANIŞTIK, 1965 seçimleriyle de KARMA EKONOMİ'ye de geçmiş olduk. Gerisi Tarih Kitaplarında, arşivlerde var…

O Ankara'yı çok arıyorum.

Ankara denince hemen hepimizde çağrışıverenleri sıralamak istiyorum önce:

ATATÜRK, Cumhuriyet, Başkent, Meclis, Anıtkabir, Kurtuluş, Çankaya, Uygarlık, Çağdaşlık, Kültür - Sanat vb.

Ankara Kalesi, Gençlik Parkı, Atatürk Orman Çiftliği, Çubuk Barajı, Radyo Çocuk Saati, Kızılay, Etnografya Müzesi vb.

10. Yıl Marşı, 10. Yıl Nutku, Hipodrom, 27 Aralık, 23 Nisan, 29 Ekim, 10 Kasım, 555 K, Harbiye vb.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ve 22 Temmuz: Ne yaman çelişkidir bunlar? İhtilal, ak devrim, darbe, muhtıra, balans ayarı, demokrasi çıkmazı, gerici kalkışımlar (Sivas, K.Maraş, Çorum, Kızılcahamam, Kayseri), 14 Mayıs vb.

***

1992 yılında Edebiyatçılar Derneği kongresinde Büyük- şehir Belediyesi Kültür Sanat Danışmanı Aydın Köymen, 'Ankara'yı Edebiyat Sanatta, Kültürün de başkenti yapacağız' demişti. Umutlanmıştık. Ama kar yağdı o dağlara.

Oysa Ankara, Osmanlı izlerini hemen hemen taşımayan, bozkırın ortasında Çağdaş Uygarlık düzeyine yönelen bir kent olarak yeniden kurulmuştu. Hitit kursu sembolüydü, halkevi-millet mektepleri, Hasanoğlan Köy Enstitüsü, An- kara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler ve Hukuk ağırlıklı eğitim ve bilim yuvalarıyla atılıma geçmişti…

***

Demokrat parti iktidarı, köy enstitülerini, halkevlerini kapatmakla işe başladı. Bu kurumlar yerine İmam hatiplerin kurulmasına öncülük ederek, özendirerek karşı devrimcileri yüreklendirdi. Sonrasını hepimiz biliyoruz. Bu dergi, bir misyon yüklenerek çıktı huzurlarınıza. Tıpkı, Karınca'nın; 'Kaf dağına varamasam da yolunda ölürüm ya!' demesi gibi ya da kalenin bir burcunu savunmak adına...

Peki, neden Ankara?

Ankara Cumhuriyet'in başkenti...

Ankara, Atatürk'ün yarattığı bir kent...

Ankara, Cumhuriyet mimarisinin en güzel yapılarıyla süslüdür.

Ankara, bağrında Atatürk'ü yaşatan topraktır.

Ankara, uygarlık, çağdaşlık, yeniden doğuş, emek, kültür, ziraat demektir.

Neden Edebiyat?

Bizde edebiyat, İstanbul'un tekelindedir. Bu tekel kırılabilir, bilincindeyiz, çünkü Ankara; bağrından yetişen ve Anadolu'yu simgeleyen, kucaklayan, burada yaşayan Şair -Yazar - Sanatçı arkadaşlarımızı bütünleştirici ve birleştirici bir işlev görmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, edebiyatın bütün dallarına açık olmayı da ilke edinmiştir.

(*) Bu yazımın bir bölümü Ankara Edebiyat adlı dergiden aktarılmıştır.7 Eylül 2007