Ne demiştik…
'Artık 100 yıllık koca çınarın ligde kalması için bir değil, birçok mucizenin gerçekleşmesi lazım…'
Bu kim söylemişti…
Maalesef ben… Evet beni bile, yani rahmetli İlhan Cavcav'ın Gençlerbirliği başkanlığıyla meslek başlangıcı bir olan ben bile umudumu yitirme noktasına gelmiştim. Gazeteciliğe Ankara'nın en büyük yerel gazetesi olan Barış gazetesinde başlamamın bana kazandırdıkları o kadar büyüktü ki bir yıl sonra o dönemlerde spor konusunda Tercüman ile birlikte en etkili iki gazetesinden biri olan Milliyet'e transferimi sağladı. İlhan abi, 'Bir yılda böyle bir gazeteye transfer olduktan sonra senden korkmaya başladım' şeklindeki sözleriyle iyice artan abı-kardeş ilişkisi, vefatına kadar hiç eksilmedi. Hiç kimse abarttığımı düşünmesin o dönem Milliyet'te öyle bir kadro vardı ki vurduğunda ses getiren, yazdıklarıyla olay yaratan Devrim Sağıroğlu, Erol Yaşar Türkalp, Taki Doğan ve Zeki Çol… Foto Muhabirleri de tıpkı spor yazarları gibi efsaneydi. Yaşar Saygı, Bülent Hiçyılmaz ve Selçuk Mumcu. Böyle bir kadro arasına seçilmek ne büyük bir onurdu benim için.
Bakmayın İlhan abiyle olan dostluğumuza, onu en çok eleştiren gazetecilerden biriydim aslında. Ama Ankara'da görüşlerine değer verdiği 3 gazetecinin de arasındaydım. Düşünün, Başkentimizin koca tarihinde çok büyük başarılara imza atmış bu büyük ve çok değerli kulübümüzle olan bunca yıllık derin bağıma rağmen beni bile soğutmuşlardı.
Gelelim bugüne…
Şöyle bir hatırlayalım, ilk devreyi sadece 7 puanla kapatmış bir kulüpten söz ediyoruz. Transfer tahtası 1.5 sezon kapalı kalmış bu kulübe büyük bir fedakarlıkla hizmet veren başta teknik yönetime, tamamına yakını altyapıdan yukarıya kaydırılmış tecrübesiz ama kelle- koltukta mücadele eden yiğit futbolcuların hakkını kimse yemeğe, bütün suçu onlara yüklemeye sakın ola kalkmasın…
Suç onların değil, bu koca kulübü bu hale getirenlerin… Onları herkes o kadar iyi tanıyor ki artık isim zikretmeye gerek yok. Elbet ettikleri yanına kar kalmayacak.
Düşülen darboğazda imdada kim yetişti dersiniz… Altyapısıyla bugünlere gelen Gençlerbirliği'nin kurtarıcısı da yine altyapıdan çıktı. Bu 14-15 yaşlarında Fenerbahçe'nin radarına giren ve İstanbul'un bile bozamadığı temiz kalbiyle zirveye doğru tırmanan Arda Güler'den başkası değildi. Oradan gelen parayla ikinci yarıda kadro baştan aşağı değiştirildi ve bizi bu günlere gelen 30 puanın alınması sağlandı
Allah ondan da sözleşmesindeki bir sonraki transferinden sağlanacak payı, kasasında gözü gibi saklayan başkan Niyazi Akdaş'tan razı olsun. Eee ne demek istediğimi, Başakşehir'e transferi gerçekleşen ve aynı şartları içeren İrfan Can Kahveci'nin de sözleşmesinin buhar olup uçtuğunu bilenler anlayacak.
En sıkıntıda olduğumuz günlerde Arda Güler'in bilinmeyen bir tarihte başka bir kulübe transferinde gerçekleşecek hakkın F.Bahçe'ye hatırı sayılır bir fiyata devredilmesini sağlayan Başkan Akdaş'ın doğrusu bu konuda çok hakkı yenildi, günahına girildi. Yok efendim 3-5 yıl sonra belki gerçekleşecek olan transfer sonrası gelecek 5-6 milyona Gençlerbirliği'nin geleceği kurtulurmuş.
Peki bu arkadaşlar hiç düşünmüyorlar mı? Allah korusun ya bir alt kümeye düşülseydi Gençlerbirliği'nin geleceği düşünülemezdi bile… Alın size en taze örnek, Koca Eskişehir'e ne oldu… 5 sene sonra bu kulübe 3 – 5 milyon gelse ne olacak, gelmese ne olacak.
Akdaş başkanın, asıl bu yolla kulübün geleceğini kurtardığını kanıtladı. Şans mans diyeceklere de 'hadi ordan' demekten başka diyecek söz bulamıyorum.
Bu arada kurtuluş için bir değil birçok mucizenin aynı anda gerçekleştiren, başta sağladıkları olanaklarla Başkan Niyazi Akdaş ve yönetimine, göreve geldiği günden bugüne kadar takıma ruh kazandıran Teknik Direktör Sinan Kaloğlu'na ve çoğu 6 aylığına bu kulübe gelen son 6 maçta 4 galibiyet ve 1 beraberlikle kazanılan puanlarla bize mucizelere inanmamız gerektiğini öğreten futbolculara tüm camia şükran borçludur.
Evet son haftaya girildiğinde Gençlerbirliği'nin hala matematiksel olarak düşme tehlikesi bulunuyor. İkili averajlar yüzünden her iki takımında yani Erzurum'un evinde Bolu'yu yenmesi ve Altınordu'nun Rize deplasmanında Süper lige çıkması için 1 puana ihtiyaç duyan rakibine karşı galip gelmesi ve Gençlerbirliği'nin Bandırma deplasmanında kaybetmesi şeklindeki en kötü senaryo gerçekleşirse Başkent ekibi kurtulamayacak.
Gençlerbirliği'nin bu kötü senaryoları çöpe atmak için sadece bir puana ihtiyacı olacak.
Haydi kırmızı-siyahlılar, son bir mucizecik daha…
Ne yapalım bizi siz buna alıştırdınız.