Ah Hüseyin Hocam ah…

Sen misin MHK’nin anlı şanlı koca FİFA hakemine kural öğreten…

İşte adam daha 2 hafta geçmeden hıncını böyle alır senden.

Süper Ligde 49’uncu sezonuna başladığı ilk maçında Samsun deplasmanına çıkan Gençlerbirliği’nin daha bismillah demeden MHK’nin bula bula hem acemi hem de eğitimsiz bir hakemi (Ali Yılmaz) görevlendirmesi yetmezmiş gibi VAR’a da FİFA listesinde bulunan Atilla Karaoğlan’ı atamıştı. Ancak Karaoğlan’ın da UEFA’nın, Braga -Makabi maçında yaşanılan benzer penaltının hatalı olduğuna dair hazırlattığı ve kendine bağlı federasyonlarda hakem eğitimlerinde gösterilmesi istenen videoda da açıkça belirtildiği gibi ayaklarla yapılan müdahalelerde topun destek eline çarpmasına penaltı verilmeyeceği kararından bile habersiz olduğu ortaya çıkmıştı.

İşte bunu maç sonrası Samsun’da maçın başı sayılabilecek dakikada Türk hakemliğine gölge düşüren bir penaltıyla takımının direncinin kırılmasını dile getirerek MHK’nin eğitim konusundaki yetersizliğini de ortaya çıkaran Hüseyin Eroğlu’nun cezalandırılması fazla gecikmedi.

Maratonun 3.haftasında yine deplasmandaki maçta bu kez orta hakem olarak görevlendirilen kişi bizzat Atilla Karaoğlan’dı. Anlı şanlı FİFA hakemimiz, 90+3’te Nalepa’nın ceza sahası dışında formasından çektiği Lungayi’nin mal bulmuş mağribi gibi kendisini ceza sahası içine atmasını fırsat bilerek hemen penaltı noktasını gösterdi.

Şimdi bu durumda faulün içerde mi, dışarda mı kararı için VAR’ın devreye girmesi gerekmez mi? Sanki VAR odası, çekimlerden işin içinden çıkamayınca konuyu ceza kesmek için fırsat kollayan üstat Atilla Karaoğlan’a bırakmış gibi gözüküyor. Daha acısı üstat ne eylemişse doğru eylemiş bir durum var ortada… Öyle ya Karaoğlan’ın etiketi FİFA markası, dolayısıyla “ağanın sözünün üzerine söz söylenmez” kuralı işlemiş.

Futbolcunun yaptığı bir hareketinden dolayı 2 kez cezalandırılamayacağından da bihaber olan Karaoğlan’ın intikam hırsı, o kadar gözünü bürümüş ki, dışardaki pozisyonu içeriye taşıyarak penaltıyı verdiği yetmezmiş gibi, gösterdiği kartla Nalepa’yı 2’inci sarıdan oyun dışı bıraktırarak zaten kadro sıkıntısı çeken Hüseyin Hocayı dolayısıyla Başkent’in 102 yıllık koca çınarını bir kez daha cezalandırmış oldu. Asıl önemlisi de takımın alacağı bir puan da hakem hatalarıyla yok edilmesiydi.

Bu bölüm Hüseyin Eroğlu’nun MHK’den çektikleriydi… Bir de işin kendi başkanı ve yönetim kurulu tarafı var.

Transferde geç kalınmışlık sorunu… Geçen yazımda da belirtmiştim, maalesef hoca en büyük darbeyi, içerden yedi. Her konuşmasında “dünya yıldızı” masallarıyla mangalda kül bırakmayan Başkan Osman Sungur, yine Onyekuru örneğinde olduğu gibi aylarca futboldan uzak kalan hatta oynadıkları takımlarda forma bulamayan oyuncuları bulup getirerek, “al sana yıldız” diye Hüseyin hocanın başını bela etti. Ne oldu da haftalarca çalışmasına rağmen bin bir nazla Antalya maçında son 20 dakika girdiği oyunda varlığı bile hissedilmeyen dünya yıldızı Onyekuru niye Antep deplasmanında yok? Yoksa kırmızı-siyahlı ekibin en çok kazanan futbolcusu, oynamak için maaşına zam mı istiyor?

Bir de Başkent ekibinin kaleci sorunu var… Büyük umutlarla alınan ve kaptanlıkla da ödüllendirilen Gökhan Akkan, kendisinden bekleneni bir türlü veremedi. Geçen sezon takımın süper lige çıkmasında büyük katkısı olan Erhan Erentürk, 2 haftadır esame listesinde yer aldığına göre sakatlığını atlatmış görünüyor. Şahsen ben, “yetiş ya Erhan” demekten kendimi alamıyorum…

Bu hafta Eryaman’da Fenerbahçe maçı var. Takımın durumu ortada. Olası bir farklı yenilgi de maalesef Türk futbolunun adaletsiz kuralının hemen devreye gireceği de aşikar… Bir de milli maç arası da var ki tam da arayıp bulamayacakları bir ortam…Hemen bir kurban seçilecek ki gerçek suçlular kendilerini kurtarabilsin ve Ç.Rize maçına kadar da kopacak fırtına dindirilebilsin.