Öğrencilik yıllarında çokça karılaştığımız bir soruydu.
'En çok sevdiğin ders hangisi?'
Kimileri, 'edebiyat'' derdi, kimileri 'tarih'
'Matematik'' ya da ''fizik'' diyen pek çıkmazdı ama 'coğrafya' yanıtı açık ara önde olurdu.
Ülkeler coğrafyası değil ama, 'Türkiye coğrafyası' hemen her öğrencinin favorisi idi.
Bunda, sınav sorularından birinin 'bölge ekonomisine' ilişkin olması ihtimalinin payı büyüktü.
Bu da gelecek sorulardan birinin yanıtının 'çantada keklik' olduğunun işaretiydi.
Kalan sorular da nasıl olsa bir şekilde yapılırdı.
En azından 'geçer not' alma ihtimali yüksek olurdu.
'Çantada keklik' olarak görülen 'bölgenin ekonomik yapısı' sorusunun yanıtını bilmeyen olmazdı.
İster Karadeniz, ister Akdeniz, ister Ege bölgesi olsun…
Yanıt hazırdı.
Önce, Buğday, arpa, yulaf, mısırdan söz edilirdi uzun uzun…
Sonra da, biraz balıkçılık, biraz ay çiçeği, biraz da pamuktan dem vurunca yanıt tamam olurdu hemen hemen…
Madenlerden söz ederken, krom'u başa alıp, azar azar bakırdan çinkodan dem vurmak notu en kıt olan hocalardan bile artı puan getirirdi.
O gazla, diğer sorular da büyüklü-küçüklü hatalarla dolu olsa bile yanıtlanır, cevap kağıdı durumu kurtarmaya yeterdi.
Bu gerçek, daha çok 'hayta'ların işine yaradı.
Yoksa, coğrafya kitabını yutup-yalayan öğrenciler de yok değildi.
Onların en çok sevdiği ders konusundaki yanıtı zaten belliydi:
'Hepsi'
Sayıları azdı ama her sınıfın bir-kaç ''hepsi'' diyeni olurdu.
Şimdilerde durum farklı…
Ülke coğrafyasında bölgelerle ilgili sorular öyle 'şıp' diye yanıtlanacak türde değil.
Eskisi gibi, buğdayı, arpayı dünya sıralamasının üst sırasına yerleştir de gör gününü.
Ay çiçeğinden, mısırdan dem vur da bak neler oluyor.
Yer altı zenginliklerine hiç girme…
Ya da 'bor' de 'krom' de geç git, fazla uzatma.
Altın, petrol, doğal gaz dolduruşlarına da fazla geme sakın…
Geçer not beklerken, sınıfta kalma…
Şimdilerde durum farklı.
İlk üçe girmek mazide kaldı..
Gündemde olan son üçten çıkmak…