Türkiye televizyonculuk tarihinde çocuklara yönelik ilk programdı yanılmıyorsam.
Türk Tiyatrosunun unutulmazlarından Adile Naşit’in, yalnızca miniklerin değil, büyüklerin de gönlünde taht kuran ‘’Masalcı Teyze’nin anlattığı birbirinden güzel ‘’Uykudan Önce’’ masalları…
Masal biter, minikler yataklarında derin bir uykuya dalardı.
Sonraları masalcı amcalar türedi…
Onların hitap ettikleri minikler değil, uyutulmak istenen yetişkinlerdi.
Masum hikayelerin yerini ise siyasi palavralar almıştı.
Vaatlerle dolu palavralar genellikle seçmenleri etkilemek, başarısızlıkları örtbas etmek amacıyla kullanılıyordu...
Boş Vaatler, çarpıtılmış İstatistikler (Verilerin manipüle edilerek halkın algısını yönlendirme çabaları), kendi başarısızlıklarını başkalarına yükleyerek sorumluluktan kaçma amaçlı suçlama siyaseti, gerçekçi olmayan ama duygusal olarak çekici söylemlerle halkın desteğini alma çabası söz konusu siyasetin temel ögeleriydi.
Geçmişte yaşanan bazı olaylar, miting alanlarında sıkça duyulan inandırıcılıktan uzak vaatler, seçim kazanma arzusunun bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Şimdilerde sandık tartışmaları yine gündemde…
Muhalefete göre erken seçim kaçınılmaz,
İktidara göre ise boş bir hayal…
Hayal mi değil mi, yakında anlaşılır…
İktidar kanadına mensup siyasetçilerin geleceğe dair umut vaat eden ışıltılı söylemlerine bakılırsa, sandığa olan mesafe giderek azalıyor…
Vaatler, ışıltılı gün söylemleri…
Örtülü bir sinyal gibi…