Son yazımızda Karabağ'ın işgali öncesindeki gelişmelere değinirken, 1991 yılında Sovyetler Birliği yöneticilerinin federe devlet yapısını dağıtmalarının hemen ardından, Ermenistan yöneticilerinin Kafkasya'ya yerleşmek isteyen ABD ile işbirliği yapma eğilimine girdiklerini belirtmiştik...

Aslında Ermenistan'ın genişleme rüyası, 1988 yılında Gorbaçov'un 'Glasnost' ve 'Perestroika' adı verilen liberal reformları uygulamaya koyması üzerine canlanmıştı...

Bu politikalar, ülkede Batı etkisini güçlendirmiş ve ABD'nin yönetici çevrelerinde Ermenistan'ı bir üs olarak kullanarak Kafkasya'daki petrol bölgelerine yerleşme düşüncesini ortaya çıkarmıştı... Ermeni Hükümeti, bu fırsattan yararlanmak için Dağlık Karabağ Ulusal Konseyi üyesi Ermeni vekilleri Azerbaycan'dan ayrılmaları için teşvik etmiş, 1988 yılı Şubat ayında Azerbaycan yönetimi bu talebi reddedince bölgede Ermenilerle Azeriler arasında çatışmalar başlamıştı...

1988'in sonunda Rusya merkezi hükümeti, çatışmaların durdurulması için, bugün Dağlık Karabağ'ın idari merkezi konumundaki Henkendi'den Azerileri çıkardı... Bu gelişme, Azerbaycan'da Sovyetler Birliği'nden ayrılmayı hedefleyen akımların güçlenmesine yol açtı. Bunun üzerine Sovyet Hükümeti Azerbaycan'ı caydırmak için Ermenistan'a asker ve silah gönderdi....

Bu olay, Ermenistan'ı daha da cesaretlendirdi.

***

1991 yılında Sovyetler Birliği dağılınca, Azerbaycan, Dağlık Karabağ'ın özerklik statüsünü kaldırdı. Bu karar, Ermenistan'a aradığı fırsatı verdi...

Bir ay sonra, 10 Aralık 1991'de Dağlık Karabağ Meclisi referanduma gitti. Azerilerin boykot ettiği referandumun ardından Dağlık Karabağ meclisi 1992 başında bağımsızlığını ilan etti...

Azerbaycan bu kararı tanımayınca çatışmalar başladı... Çatışmalarda Ermeni güçler üstünlük sağladı ve Dağlık Karabağ'ın yanı sıra bölgenin çevresindeki Azeri topraklarını işgal etti... İşgal sırasında bölgeden kaçmaya çalışan Azeriler toplu olarak katledildi. 600 bin Azeri mülteci durumuna düştü...

Böylece Ermeni yöneticiler, 20. yüzyılın başından beri Ermenistan'ı kurma ve genişletme yolundaki çabalarında en önemli başarılarını elde ettiler ve bu başarı daha sonraki dönemde Ermenistan'ın uzlaşma yerine çatışma politikasını seçmesinde önemli bir rol oynadı.

***

Ancak daha sonra olaylar Ermenistan'ın beklediği yönde gelişmedi...

Putin yönetimindeki Rusya'nın Batı yörüngesinden çıkması ve Azerbaycan'ın petrol gelirlerine dayanarak ekonomik ve askeri pozisyonunu güçlendirmesi tabloyu değiştirdi...

Bu değişim sonucunda Ermenistan'ın 2016'da, 2018'de ve bu yılın temmuz ayında işgal bölgelerini genişletme yönündeki girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

***

İşte 'Ermenistan'ın bir türlü öğrenemediği ders' derken kastettiğimiz şey buydu...

Ermeni yöneticiler, yirminci yüzyılın başlarında devlet kurma çabalarına giriştiklerinden bu yana hep kendi güçlerine değil 'büyük devletler'in müdahalelerine güvendiler... Sahada yenilseler bile büyük devletlerin kendi lehlerine müdahale ederek durumu kurtaracaklarına inandılar...

Güç dengelerinin değişebileceğini ve büyük devletlerin kendi çıkarları için küçük devletleri kullanıp atacaklarını göremediler.

***

Bu son çatışmada da yaptıkları hesap tutmadı...

2018'de ABD istihbaratının örgütlediği sokak eylemleri ile iktidara gelen Paşinyan yönetimi, ABD'nin kendisine koşulsuz destek olacağını, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki yakınlaşmadan rahatsızlık duyan Rusya ve İran hükümetlerinin kendilerine karşı çıkmayacağını, Türkiye'nin ekonomik sıkıntılar ve bölgedeki çatışma odaklarına yoğunlaşan politikalar nedeniyle ABD, Rusya, AB ve İran'ı karşısına alma pahasına olaya müdahale edemeyeceğini düşündüler...

En önemlisi de Azerbaycan'ın güçlenen ekonomisini ve askeri gücünü küçümsediler.

***

Bu yanlış hesaplar sonucunda yapılan Ermenistan saldırısı kısa zamanda çöktü...

Şu sıralar Paşinyan yönetimi, büyük devletlere bir ateşkes sağlamaları için yalvararak Azerbaycan'ın ilerlemesini engellemeye çalışıyor...

Azerbaycan ise eline geçirdiği fırsatı değerlendirerek işgal altındaki topraklarını kurtarıyor.