Biz kendi âlemimizde yaşıyoruz. CHP’deki bilmem hangi il veya ilçede aile boyu delegelik kazanmak, delegeliği kaptığında dünyayı fethettiğini sanmak daha önemli! CHP’nin ödünç milletvekilliği ile mecliste temsil imkanı sağlayan, bu çağda bile etnik köken ve mezhepçiliği aşamayan İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini, onun seçilmesi için problem olarak görmesi, dünyanın en büyük derdi!
Hele o Akşener’in, rakip partinin İstanbul ve Ankara belediye başkanlarıyla CHP içini karıştırmaya çalışması, sonra da çok acayip bir pişkinlikle “Niye benim işaret ettiğim adayı göstermedin?” pervasızlığında bulunarak Kılıçdaroğlu’nu yerden yere vurması daha çok konuşulacak bir konu başlığı!
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, bir kompleks içinde milletvekilliklerini “helalinden kazandıklarını” kanıtlama yarışı içinde. Güya, CHP’ye minnet etmiyorlar.
AKP dersen rant peşinde… Nerede bir inşaat işi çıkar da yolumuzu buluruz, nerede daha çok hafriyat çıkarırız, nereye şöyle ballısından bir beton dökeriz de seçilmiş yandaşları zengin ederiz derdinde.
İktidar güç sarhoşluğu içinde, muhalefet kötürüm, siyaset kurumu iflas etmiş durumda, yargı, bürokrasi, medya, sivil toplum, meclis işlevsiz… Koca bir ülke sahipsiz.
İklim krizi de işte bizim gibi kendi içsel sorunlarında boğulmuş, kendi türünün ve dünyanın bir büyük yok oluş sürecine girdiğini fark edip gereğini yapmayan, kaderci, gündelik düşünen, küçük çıkarlar için debelenen ülkeleri daha çok vuracak.
90’lı yıllarda bir özel televizyon kanalında hava durumunu sunan sarışın afet Hülya Uğur’un değişmeyen kapanış cümlesi “Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız iyi olsun” idi.
Şimdi “havalar nasıl olursa olsun” diyecek halde değiliz; iyi olmamız havaların iyi olmasına doğrudan bağlı hale geldi. Çünkü mevsim normalleri değişiyor, dünyada ekstrem olayların sayısı artıyor ve yaygınlaşıyor. Örneğin, bu yılın Temmuz ayı insanlık tarihinde kaydedilen en sıcak ay oldu; bir yanda sıcaklık rekorları kırılırken aynı anda aşırı seller, fırtınalar görüldü; pek çok ülkede günlerce söndürülemeyen orman yangınları çıktı.
Tahminlere göre, sıcaklık artışı devam edecek; öyle ki, uzmanların ifadesine göre bugünkü sıcaklıklar yeni normalimiz olacak ve 2030’lu yıllarda bugünleri arayacak hale geleceğiz.
Nitekim, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünyada yaşanan aşırı sıcak havalar için "Küresel ısınma dönemi sona erdi, küresel kaynama dönemi geldi." diyerek önlem alınması konusunda ülkelere acil eyleme geçmeleri için çağrı yapıyor.
Guterres, aşırı hava olaylarının artık "yeni normal" hale geldiğini de hatırlatarak, tüm ülkelerin vatandaşlarını yakıcı sıcaklara, ölümcül sellere, yangınlara, fırtına ve kuraklıklara karşı koruması gerektiğini belirtiyor.
Peki ülkemizde, iklim değişikliklerinin su, gıda, barınma, sağlık, göç gibi ortaya çıkaracağı sonuçlarına karşı bir hazırlık var mı yoksa hiçbir şey yokmuş gibi mi davranıyoruz?
İktidardaki parti AKP’nin sözcüsü Ömer Çelik, yeni bir yasadan söz etti. “İklim Yasası ile birlikte ülkemizi, tüm bu iklim problemlerinin içerisinde, küresel ısınmanın adeta küresel kaynamaya dönüştüğü bir dönemde neler yapabileceğimiz, hangi tedbirleri alabileceğimiz, bu konulardan ülkemizin bağışıklık sistemini güçlü şekilde nasıl çıkarabileceğimiz konusunda bir yasal düzenleme olacak.” dedi.
Size inandırıcı geldi mi bu?