Kara ikliminin hakim olduğu Ankara’nın dondurucu kış günlerinde ‘’ah bir gelse’’ diye yolu gözlenen yaz mevsimi de bazı sızlanmalara neden oluyor.
Sızlanmalar özellikle kırsal bölgelerde yoğunlaşıyor. Özellikle yağışların mevsim normallerinin altına düştüğü dönemler, tarım kesimi için zorluklara ve kayıplara yol açıyor.
Kurak geçen mevsimlerde tarımsal faaliyetler için yeterli su temini zorlaşırken, bazı köylerde içme suyu da yetersiz kalabiliyor.
Kuraklık ve aşırı sıcaklar, özellikle buğday, arpa gibi ürünlerde verim düşüklüğüne de yol açabiliyor. Özellikle hayvancılık yapan köylüler için kurak geçen yaz aylarında otlakların kuruması büyük bir problem teşkil edebiliyor. Öte yandan aşırı sıcak geçen yaz ayları kırsal alanlarda yaşayanlar için sorun oluşturabiliyor. En yakın eczanenin şehir merkezinde olması, acil durumlarda sorun yaratabiliyor.
Sıcak yaz ayları kırsal kesimlerde yangın, atık ve çöp sorunlarını da artırıyor.
Özellikle hayvancılıkla uğraşan köylerde hijyen konusu önemli bir sorun olarak kendini gösteriyor.
Aşırı sıcak geçen yaz ayları, kent yaşamını da olumsuz yönde etkiliyor.
Hayat pahalılığı nedeniyle eğlence mekanlarından uzak kalan pek çok Ankaralı, çareyi evlerinin balkonlarında, varsa bahçelerinde arıyorlar.
Akşam sofraları bile bahçe ve balkonlara taşınıyor.
Hemen her evde konuşulan konu ise maddi olanaklar zorlanarak gerçekleştirilebilecek tatil planları üzerine kuruluyor.
Yaşam koşullarının ağırlığı, pek çok aileye ise ‘’tatil hayallerini’’ unutturmuş görünüyor. Konaklama ve ulaşım ücretlerindeki artışlar da bu konuda önemli rol oynuyor.
Şimdilerde pek çok aile, çareyi Ankara’nın çeşitli semtlerinde bulunan ve sahipleri tarafından kiraya verilen yazlık evlerde arıyor. Bu yöndeki yönelişlerin Gölbaşı ilçesinde ve kente yakın yörelerde yoğunlaştığı belirtiliyor.
Ancak talebin fazla olması, kiralama ücretlerini coşturunca çoğu dar gelirli aile için bu alternatifi de imkansız kılıyor.
Ankara’da yaşam koşulları yalnızca kışın değil, yazın da zorlaşıyor…