Yapay zeka gündeme geldiğinden beri robotların her şeyi ele geçirecek bir zeka düzeyine sahip olup insanlığın sonunu getireceğine yönelik komplo teorileri ortaya atılıyor. Belki bu bir gün gerçek olacak, ancak robotların bizlerle aynı sömürü mantığına sahip olacağını sanmıyorum. Yani yapay zekadan çekindiğimiz konular aslında 90'larda ortaya atılan "uzaylılar"dan korkma sebeplerimizle bire bir örtüşüyor. Kendi vahşiliğimizi yani güçlünün her şeyi sınırsız düzeyde yapabilme kapasitesini diğer her türe hatta bilinmeyen türe uyarlıyoruz. Evrimleşme düzeylerinin bizler gibi olmaması en içten dileğim...

Bunlar hakkında endişelenirken hep yapay zeka başta olmak üzere bizlerin üst bir akılla yönetilmesinden duyduğumuz derin korku beliriyor. Ancak ne yazık ki aynı düzeyde insanlığın zekasının gerilemesinden korkmuyoruz. Kaldı ki bir robot henüz kendi kendine durun ben şuraya bir nükleer bomba atayım demedi. Gerçekleşmiş tüm planlı vahşetin sorumlusu başından beri kendi türümüzden başkası değildi. Ancak ne hikmetse kendimizden korkmak yerine kendi hayal gücümüzden korkmak bize hep daha cazip geldi.

Bugün yaptığımız politika, programladığımız yazılımların amacı bizlerin bilinç düzeyi ile oluşturulmaktadır. Yani yönlendirdiğimiz şeyden korkma sebebimiz aslında kendimize karşı duyduğumuz derin güvensizlik. Asıl soru şu: "Ya birisi tıpkı bizim kadar acımasız olursa ne olur?" Yapay zeka saniyede belki milyonlarca video izleyebilme kapasitesine sahip. Peki bu içeriği kim üretiyor? Bizler. Korktuğumuz şey başından beri kendimizden başkası değil. Önce bu kabulle işe başlamamız gerektiğini düşünüyorum.

Kendi geliştirdiğimiz "tür" bu kadar gelişirken Türkiye'deki insanların IQ'su geçen yıla oranla yüzde bir buçuk düştü. Kitap okuma oranı yüzde 3,2 civarında. Bu kitapların arasında okudukça cehaleti arttıranlarının olduğunu da unutmamak gerek. Keşke kendi bilinç düzeyimizin düşüşünden de diğer herhangi bir şeyin bilincinin artmasından korktuğumuz kadar korksak...