Türkiye'de insanların adalet arayışlarını sosyal medya üzerinden sağlaması yargıya ve adalete olan güveni sarsmakla kalmıyor ayrıca vatandaşlar arasında paranoyak bir şekilde haber takibi alışkanlığı geliştiriyor. Nasıl mı?

Kişinin güncel bir haberi takip etmediğinde, genel olarak haber akışına belirli bir süre boyunca maruz kalmadığında veya bu içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşmadığında, toplumsal adaletsizliklerin görünürlük kazanamayacağı ve dolayısıyla bu adaletsizliklerin artarak devam edeceği yönünde bir düşünceye kapılması, günümüz dijital çağında sıkça gözlemlenen ve bireyin etik sorumluluk algısıyla doğrudan ilişkili olan bir psikolojik durumdur.

Üstelik ülkede yankı uyandırma durumuna göre suçluların hakettikleri cezayı aldığına dair kuvvetli inanç vatandaşların kişisel sosyal medya hesaplarını son yıllarda adeta bireysel küçük gazetelere çevirmiştir.

"Türkiye, vatandaşlarına kendi olma hakkını tanımıyor."

Düşünceleri doğrultusunda, özellikle hak arama başlığı altında birleşmeyen insanları görmek toplumsal olarak nasıl bir etki yaratıyor?

Aslında bir şey yapmak, hiçbir şey yapmamaktan elbette çok daha iyidir. Bu adaletsiz ortamda birilerinin sesi olmak, aynı zamanda aktif mücadele veren aktivistler için de, "Bakın yalnız değilsiniz, ben de buradayım ve sizi destekliyorum." mesajı vermektir ve oldukça kıymetli bir şeydir.

Diğer yandan sadece paylaşım yapmak ve konuyu tamamen rafa kaldırmak ise bireyde vicdanî bir rahatlama duygusu yaratsa da adalet arayışına yeteri kadar katkıda ne kadar bulunur burası biraz bilinmez bir nokta.

Son olarak şöyle toparlamakta fayda var: Sadece sosyal medya adaleti üzerinden suçluların ceza alabileceğine inanan kalabalıkları yargının gözden kaçırmaması gerekmekte. Böyle bir algı toplumda uzun süredir var ve bu algı artmaya devam ediyor. Bir noktadan sonra bireysel adalet arayışları toplumsal düzeni zedeleyecek boyuta gelebilme potansiyeli taşıyor.

Adaletin olmadığına inanan insanların kendi adaletini sağlamaya çalışacağı noktadan bahsediyorum. Toplumda böyle bir durum ister istemez anarşiye yol açacaktır. Bunun önüne geçmenin yolu "Biz adil bir kurumuz." açıklamaları değil, adil olunduğuna dair vatandaşı tatmin etmektir.