CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İBB operasyonlarını “darbe” olarak tanımlayarak başlattığı protesto eylemlerinin 49’ncusu Sivas’ta gerçekleştirildi. Nasıl ki, çok az toplumsal desteğe sahip Yozgat’ta yapılan miting tartışma konusu olmuşsa CHP’nin Sivas ile buluşması da aynı derecede konuşuluyor.
Aslında CHP’nin Sivas’la ilişkisi, ne Yozgat’a ne de bir başka milliyetçi muhafazakar kentlere benzer. Sivas’la başka herhangi bir şehirle karşılaştırılamayacak tarihsel bir geçmiş vardır
Sivas, Cumhuriyet’in kurucu kadroları nezdinde sadece bir şehir değil, “devrim” ve “mefkure” idi. 1919 yılında toplanan Sivas kongresi, CHP’nin kuruluş kongresi olarak kabul edildiği gibi Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra da Cumhuriyetçi kadrolar Sivas’ı çok özel bir yere koymuştur.
Dikimevi’nden cer Atölyesi’ne kadar pek çok kamu yatırımı Sivas’a akıtılmış, kültürel çalışmalar, uygulanan modernleşme projeleri, bankacılık faaliyetleri, sanayi atılımları, ulaşım ağları, tarımsal alandaki gelişmeleriyle Sivas,“Cumhuriyet şehri imgesi”ni kazanmıştır. Bu imgenin kırıldığı tarih 1984 yılıdır. Çünkü bu tarihe kadar kesintisiz bir şekilde şehir merkezinde belediye başkanlığını CHP kazanmıştır ki, bu siyasal tablo başka hiçbir şehirde yoktur.
12 Eylül’den sonra dinselleşmenin önünün açılmasıyla 1984 yılında belediye ANAP’a, 1989 yılında da Refah Partisi’ne geçti. 1989 yerel seçimlerinde RP’nin belediye başkanlığını kazandığı beş şehirden biridir Sivas… CHP kalesine dikilen İslamcı bayrak, Türkiye’nin sonraki süreçte geçirdiği değişim ve dönüşümün de habercisidir.
12 Eylül’le birlikte sol damarı kesilen, başta Aleviler olmak üzere Sivas’ın demokrat kesiminin yoğun göçüyle birlikte demografik bakımdan da homojenleşen şehirde Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP, büyük güç kaybına uğradı. Bir yandan tarikat ve cemaat örgütlenmesi diğer taraftan nüfus boşalması sonucunda CHP’nin toplumsal tabanı Alevilerle sınırlı kaldı. Oysa 1970’li yıllara kadar CHP siyasetinin temsilcileri Sünni kesimden oluşuyordu.
İki kutuplu siyaset özellikle merkez sağın tasfiye olduğu AKP döneminde belirginleşti ve ara renkler kayboldu. Özellikle 2 Temmuz Madımak katliamıyla birlikte laik-muhafazakar/siyasal İslamcı ayrımı çok keskinleşti ve AKP’nin mezhepçi siyaseti, şehirde hiç yıkılmayacak gibi duran bir güç inşa etmeyi başardı; AKP’nin en yüksek oy aldığı illerin başında hep Sivas vardı.
Ancak artık alıştığımız siyasal manzaranın değiştiğini söylemek mümkün. AKP’nin anlatabileceği hiçbir hikaye ve inandırıcılığı kalmadığı gibi teşkilatı da metal yorgunluğu yaşıyor. Eskiden günün her saatinde şehir merkezindeki il başkanlığı önünde görülen kalabalıklardan eser yok. Şimdi ise asılı bayraklar olmasa, binanın AKP il başkanlığına ait olduğunu düşünemezsiniz bile…
Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi farklı toplum kesimleriyle buluşturma pratiği, helalleşme söylemi, iki kutuplu siyaset tablosunda bozulmalar yarattı.
CHP’ye cami cemaatinden de üyelerin yapıldığını, ayrıca milliyetçi kesime de parti örgütünün açıldığını gözlemleyebiliyoruz. Bunun en belirgin göstergesi, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde yapılan seçimler vesileyle gerçekleştirilen mitinglerde türbanlı kadınların hissedilir biçimde görünürlülük kazanmasıdır. Özgür Özel’in mitinginde de aynı şekilde CHP’nin geleneksel tabanının dışına çıkan yüzler vardı. Ayrıca MHP’nin Cumhur İttifakı içindeki konumunu sorgulayan, AKP’ye teslimiyet politikalarına itiraz ederek bu partiyle yollarını ayıran ve farklı milliyetçi partiler içinde faaliyet yürütenlerden de katılım olduğu dikkatlerden kaçmadı.
İşsizlik, sefalet, adaletsizlik, gelecek kaygıları, liyakatsizlik artık her kesimi vuruyor. AKP’nin iç ve dış politikasından rahatsızlık duyan artık sadece seküler kesim değil bizzat kendi tabanını da huzursuz ediyor. Nitekim, hem 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri hem de 2024 yılında BBP’nin belediye başkanlığını kazandığı seçimlerde AKP’nin uğradığı güç kaybı sandık sonuçlarıyla ayan beyan ortada. Elbette ki çok büyük, ani ve sert bir değişimden bahsetmiyoruz. Bu, zaman alacaktır.
Özgür Özel, “Bu meydanda tüm siyasi partilerin yaptıkları mitingleri biliyoruz, bir ölçü bir sınır var oradaki çeşmeyi görüyoruz, eğer çeşmeye kadar varırsa meydandaki kalabalık, o parti geliyor demektir” demişti.
Kalabalık çeşmeye varmıştı.