Çocuklar çevrelerine merakla yaklaştıkları için yeni şeyler keşfetmeye isteklidirler. Uzmanlar “Çocuğunuzun ne zaman, nerede ve kiminle olduğundan haberdar olun.” diye uyarıyor. Çocuklarımızı nasıl korumalıyız sorusunu yetişkin ebeveynler olarak sesli bir şekilde hep sormalıyız.
Anneler babalar çocuklarını arabada ve bebek arabasında yalnız bırakmasınlar.Bakıcıları dikkatli seçsinler. Çocuğa, biri ona kötü davrandığı takdirde bunu onlarla paylaşması gerektiği konusunda güvence versinler .Çocuğun ne zaman, nerede ve kiminle olduğunu bilsinler.4 yaşındaki çocuğu 6 yaşındaki ablasına “bahçede sen ona göz kulak ol” diye emanet etmesinler. Ablanın da henüz çocuk olduğunu unutmasınlar. Çocuğun isminin yazılı olduğu kıyafetler giydirilmesin. Art niyetli kişiler çocuğun ismini öğrenerek ona en sevecen halleriyle yaklaşıp ilişki kurmak isteyebilirler. Okul çağındaki çocuğa telefon numarasını ve adresi öğretsinler. Çocuk parkta oynarken onu görebilecekleri mesafeye kadar uzaklaşsınlar. Çocuğa tanımadığı bir yabancı eğlenceli gelecek bir teklifte bulunsa dahi o teklifi kabul etmemesi gerektiği de ısrarla öğretilmeli.
Psikolojisi bozuk insanlar cezayı hiç düşünmeden suç sayılacak fiilleri kayıtsızca işlerler. Türkiye'de bu konuda ihmaller var. Tıpkı kadınların korunmasında olduğu gibi. Çocuk politikasında devletin olumlu ve sağlıklı bir politikası yok. Çocuklarımız tehlikelere karşı açık ve korunmasız. Ebeveynlerin de cehaleti söz konusu. Anne babanın eğitimsiz olması, ekonomik zorluklar, çok çocuk gibi etmenler bu tür sonuçlara yol açıyor. Anne babaların eğitilmesi, çocukların eğitimine özen gösterilmesi gerekiyor.Hatta gerekirse de çocuklar, kendilerini ihmal eden ailelerin elinden bile alınmalı.
Çocuk istismarı söz konusu olduğunda çocuğun sorumluluğunu alma konusunda anne ve babada problem var. Çocuğa sahip çıkamıyorlar. Çocuk ihmal ve istismar edildiğinde bu geçiştiriliyor, üstüne gidilmiyor. Bu da çocuklar için risk oluşturuyor. Olayın en yakınındaki kişinin istismarı, kaçırılma, çalıştırılma, madde kullanımı gibi birçok boyutu oluyor.
Çocuk cinayetlerinin arttığı da istatistiksel bir gerçek. Çocuklar en çok aile içi şiddette öldürülmektedir. Aile içi çocuk öldürülmelerinde ebeveynlerin ruhsal hastalıkları ve anlaşmazlıkları ile madde bağımlılığı en önemli nedenlerdendir.
Benzer her sorunda yasalar yeterli mi sorusunun sorulması ise anlamsız. Yasalar engelleme değil, cezalandırmak içindir.Ancak suçlulara gerektiği biçimde ceza verilmiyor. Türkiye'de 24 milyon çocuk var. Ancak çocukların ve gençlerin korunmasına yönelik doğru dürüst önlemler de alınmıyor. Devlet pozitif yükümlülüklerini yerine getiremiyor, çocukları koruyamıyoruz, kadınlar bile korunamıyor.
Bütün hayat deneyimlerini kaydettiğimiz bir hafıza var. Bebeklik döneminden itibaren deneyimlediğimiz olayların her birimizde izi var. Bu psikolojik sağlığın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Mesela,kurslara giderken çocukların isteği dikkate alınmalı. Onun tercihine saygı duyulmalı. Görüşlerini dinlemek ve önemsemek zorundayız. Çocukları yetiştirirken ‘bunu yapamazsın şuraya gidemezsin’ yerine neyi neden yapamayacağını ya da neden gidemeyeceğini anlatmak önemli. Bazı psikolojik araştırmalarda duygusal olarak yaşadığımız olumsuz çocukluk dönemi deneyimlerinin ömrümüzden götürdüğü yer alıyor.
Çözüme gelince okullardan başlayıp anne babaya kadar yoğun bir eğitim ve gerektiğinde koruma altına almayla ilgili hizmetlerin yaygınlaştırılması lazım. Belediyeler de okullarda seminerler düzenlemeli, katılmak isteyen aileler bilgilendirilmelidir.Artık Leyla’lar ,Narin’ler,Zeynep’ler öldürülmesin…