20'nci yüzyılın son çeyreğinde dünya yaşam destek sistemleri ve süreçlerindeki bozulmaları görmeye başladık. Yerkürenin doğal sistemlerinde önceden tahmin edemediğimiz kopmalar ve bozulmalar başladı.

Burada iki temel etki önemlidir:

-Hızla artan insan nüfusu

-Yüksek tüketime dayanan, enerji yoğun, atık üretici ekonomi…

Günümüzde atıkları bir ekonomik değer haline getirerek geri kazanım çabaları artsa da önemli bir çevre sağlığı sorunu olma özelliğini sürdürmektedir.

Bu etkileşimin temel kaynağı insandır ve insan etkinlikleri kendi varlığını da tehlikeye düşürecek boyutlara ulaşmıştır.

Artık belirgin biçimde ortaya çıkan çevresel yıkım ve birçok ekolojik sistemin sürüp giden biçimde bozulduğunun farkına varılması 'dış dünya' ile ilişkimizi yeniden gözden geçirmemizi gerektirmiştir. Artık insan topluluğunun ve ekonomisinin doğal dünyaya temelden bağlı olduğu toplum bireylerince de anlaşılmaya başlanmıştır.

Last, 'Sağlık insan ve ekosistemleri paylaşan diğer yaratıklar arasında bir ahenk durumudur' diyordu. Günümüzde çevre sağlığı teriminin 'İnsan ve diğer canlıların ve topluluklarının sağlığını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyal ve psikolojik etkenlerin belirlenmesi ve kontrol altına alınması uygulamaları' biçiminde tanımlandığını söylemiştik.

Kavram kargaşası

Çevre sağlığı ile ilgili tartışmalarda tarafların aynı terimleri kullanmalarına karşın bu terimlerin ifade ettiği kavramları farklı anlamaları nedeniyle birçok sorunun çözümsüz kaldığı görülmektedir. Bu algılama farklılığı 'çevre' ve 'ekoloji' gibi terimlerden 'iklim değişikliği' gibi temel konulara kadar uzanmaktadır. Sonuçta ortak bir görüşe ulaşıldığı sanılan tartışmalar bile hiçbir çözüm getirememektedir. Bu nedenle söz konusu kavramların paydaşlarca nasıl anlaşıldığına yönelik araştırmalar artmaya başlamıştır. Temel amaç kavram kargaşasının giderilmesidir.

Bizde çevre sağlığında öncü adımlar

Mimar Sinan Sarıyer ormanlarından Kırkçeşme suyunu İstanbul'a ileten suyolunu yaptıktan sonra Padişah'a yayınlattığı bir fermanla boru hattının iki tarafında 20 şer mimar arşınlık mesafeden 40 mimar arşınlık mesafeye her türlü bina, ahır, mandıra yapımını ve gübre atılmasını yasaklatmıştır.

O dönemlerde atıkların yok edilmesine yönelik çöpçülük düzenlemesi yapılmıştır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Çöplük Subaşılarından söz edilmekte, özel kıyafetli çöpçüler anlatılmaktadır.

1719 tarihinden başlanarak bu örgütlenme özel sektörce yapılmaya başlanmıştır. Ücretleri dükkan ve ev sahiplerince ödenen ferraş-ı mezlebe (süpürücüler, çöpçüler) tutulmaya başlanmıştır.