Şeker fabrikalarının özelleştirilme sürecini başından itibaren yakından izleyen, eğrisiyle, doğrusuyla süreçte yaşananları kamuoyu ile paylaşma çabası veren gazetecilerden biri olarak aynı zamanda fabrikaların mevcut hallerinin iyileştirilerek devlet tarafından işletilmesine inananlardanım… Bu anlamda bir taraf olma durumumum da söz konusu!..
Türk-İş’e bağlı Şeker-İş Sendikası, şeker fabrikalarının satışının engellenmesi noktasında mücadelelerinde kendilerine destek veren gazetecilere birer plaket vererek teşekkür etti…
Sendikanın teşekkür plaketinde “Çalışma hayatının sorunlarına ve sendikamızın özelleştirme mücadelesindeki duruşunu kamuoyuna doğru aktararak gösterdiğiniz özveri ve fedakarlıktan dolayı teşekkür ederiz'' yazıyor…
Sendikanın bu nezaketi elbette gurur verici… Ancak şekerin mücadelesine destek; milli bir mücadeleye destek vermek aslında… Çünkü şeker Türkiye’nin milli ve yerli değeri olarak kalmalı… Bu değerin korunmasında sadece gazeteciler değil, tüm kamuoyu aynı duyarlılığı göstermeli ve şeker milliliğini sürdürmeli.
Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök ile birlikte Türk-İş Başkanı Ergün Atalay da Antalya’daki plaket törenine katıldı. Atalay, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden söz ederken, 16 yıl içerisinde 3 kez satışların durdurulduğuna dikkat çekti… Atalay’ın bu hatırlatmayı yapması aslında şu an yapılan satışların da durdurulması umudunu da içeriyordu…
Fabrikaların satışı ile ilgili endişelerini ifade ederken, “İhale şartnamesinde yer alan hüküm gereği özelleştirilecek 14 fabrikada şeker üretiminin beş yıl süre ile devam ettirilmesi zorunlu tutulmuş olsa da öngörülen cezanın caydırıcı olmaması nedeniyle üretimin sürdürülüp sürdürülemeyeceği tümüyle bu fabrikaları alan kişilerin inisiyatifine bırakılmış olmasıdır. Bu anlamda şeker fabrikalarının özelleştirilmesini düzenleyen şartname hem şeker, hem de pancar üretiminin sürdürülebilirliğini güvenceye almaktan yoksundur.'' diyor Atalay.
Atalay’ın satışlarla ilgili dikkat çektiği diğer bir önemli detay ise ortaya çıkacak şeker açığının Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) ile doldurulacak olması ve toplum sağlığını bozacak sonuçların yaşanması.
Bugüne kadar yapılan Bor, Kırşehir, Çorum, Yozgat, Ilgın, Turhal Afyon, Burdur, Alpullu, Elbistan ve Muş Şeker Fabrikaları ihaleleri sonrasında ihaleyi kazanan firmaların tekliflerinin söz konusu şeker fabrikalarının gerçek değerlerinin çok altında olduğunun altını çiziyor Atalay. Ve yanlış özelleştirme uygulamalarının yaratacağı milli hasarların bertaraf edilmesinin hiç de kolay olmadığını ifada ederken, Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve TEKEL gibi KİT’lerin özelleştirme örneklerinde neler yaşandığını hatırlatıyor…
Ergün Atalay, sorunlar karşısında sendikaların birlikte hareket etmemesinden rahatsız… Bu durumun güç kaybına neden olduğunu söylüyor Başkan Atalay ve ekliyor, “Bizi şimdi kale alan yok… Madem oy lazım, şeker ile ilgili kaygılarımız var bunları gidersinler. Turhal’ı üretici birliği Kayseri Şeker aldı burada sorun yok. Ancak diğer fabrikaları alanlar arasında kömürcüsü var, madencisi var… Gücümüzü birleştirmeliyiz, herkes bir tarafa çekiyor. Sayılmama nedenimiz bu. Hep beraber aynı noktada buluşamıyoruz.''
Her şeye karşın umutlarını kaybetmediklerini söylüyor Ergün Atalay, “Zira süreç henüz tamamlanmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız milletimizin bu feryadına duyarsız kalmayacağına daha önceki yıllarda yapılan B ve C portföy grupları özelleştirmelerinde olduğu gibi yapılmakta olan ihaleleri de onaylamayacağına tüm kalbimizle inanıyoruz'' diyerek…
Şekerde umutlar kırılmasın, satışlar dursun, şekerin bayramı olsun…