Toplumda yaşayan insanlar arasındaki ilişkileri dengelemek ve aradaki uyumu sağlamak için birbirlerini anlamaya çalışırlar. Bu anlamaya çalışmalar sonucunda aralarındaki iletişimi sağlamak en önemli ögedir.
Razılık, insanların aralarındaki ilişkileri düzenlemek için kullandıkları bir kavram olarak düşünülse de; toplumda aralarındaki ilişkilerin düzenlenmesinde, bir araya gelip karşılıklı olarak kabul etmeleri gereken kuralların oluşturulmasıyla sağlanır.Güven, saygı, işbirliği, tolerans ve uyum gibi değerlerin insanlar arasındaki ilişkilerde var olup olmadığı, karşılıklı iletişimleri sırasında birbirlerini anlamaları ve olası çatışmalardan kaçınmaları gibi konular da bu başlık altında değerlendirilebilir.
Razılık, iki taraf arasındaki anlaşmaların uygulanmasını sağlayan önemli bir araç olarak kabul edilir. Her iki tarafın anlaşmaya girdiği konuların yerine getirilmesi için, birbirlerine karşı ödevlerini, haklarını ve sözleşmeyi kendi aralarındaki ilişkileri de izlemesi gerekir. Böylelikle iki taraf arasında karşılıklı haklar ve ödevler üzerinde anlaşılmış kararlar çerçevesinde, karşılıklı çıkarlar da gözetilmiş olacaktır. Bu bağlamda, her iki tarafın haklarının korunması, beklentilerinin karşılanması ve ilişkilerin sürdürülmesini sağlamayı da amaçlar.
Toplumsal razılık, bir kişinin kendi kültüründen, dini ya da etnik kökenden farklı olan kimselerin hayatlarına karşı olumlu, hoşgörülü ve pozitif bir yaklaşım sergilemesidir. Bu kavram belli bir çevrede yaşayanlar arasındaki ilişkileri olumlu ve pozitif bir şekilde etkilemesiyle herkesin farklı kültürleri, dinleri ve etnik kökenleri kabullenmesine yardımcı olması açısından da çok önemlidir.
Toplumsal razılık , kişinin kültürel kurallara ve normlara uyma yeteneği olarak da tanımlanabilir.Bu diğer bir anlatımla iletişim kurarken kültürler arası farklılıkları anlamak ve kabul etmek anlamına da gelir. Bunu yaparken insanlar, başka kültürlerin inançlarını ve değerlerini anlamaya çalışmalı ve önyargılardan arınmış bir zihinle yaklaşmalıdır ki ; birbirleriyle uzlaşabilecekleri bir zemini de oluşturabilsinler...
Bireylerin ve toplumun belirli bir ideoloji, değer veya politikaya gönüllü olarak destek vermesi sağlanmadıkça, bir konsensüs elde edilmediği sürece yürütülen ikna süreçleri çok fazla şey ifade etmeyecektir. Toplumun manipüle edilmemesi, gerçeklik algısının çarpıtılmaması ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanmaması gibi etik sorunların da ortaya çıkmaması için, bireylerin bağımsız düşünceye dayalı kararlar almasına katkı sağlanmalıdır. Böylelikle toplumsal ve politik olayları eleştirel bir gözle incelemek, bireylerin manipüle edilmesine karşı korumayı da sağlayacaktır.