Bir türlü önü alınamayan kadına yönelik şiddet… Kadın cinayetleri… Tam da 8 Mart'a denk getirilen kadın cinayetleri, dayak, saldırı ekranlarda…

'Kadına şiddete hayır' diyoruz elbette… Şiddetin her türlüsüne de 'hayır' sonuna kadar… Ama her gün ekranlarda gördüğümüz siyasetin şiddetini nasıl çözeceğiz…

İşsizlik, yoksulluk, geçim derdi, enflasyon… Yani ekonomik sıkıntıları zaten vatandaş en alasından yaşıyor…

Sarısı, mavisi, kırmızısı, turuncusu ile pandemi rengarenk aldı başını gidiyor… Sıkıldık diyen, battık diyen, gerçekten normalleşmiş bir süreç varmış gibi kendini düşünmeden sokakları dolduranların haddi hesabı yok… 'Ölen ölsün kalan sağlar bizimdir' misali ciddi tedbirsizlik…

Bütün bu dertleri bir kenara alalım, ki zaten kenardalar! Tüm bu sorunların önüne geçen bir gerçeğimiz var görülmesi ve çözümlenmesi gereken…

Siyasetin dilinden, bedeninden evlerimize taşan şiddet…

Bir siyaset dilidir ki zehir zemberek… Artık çoluk çocuğun yanında haber dinlemek neredeyse imkansız… Hiç abartı değil bu tespit! Giderek de dozu artan öfkeli, kirli bir siyaset dilidir ki… Artık sadece sözde kalmayan, beden diliyle de gözümüzün içine sokulan… Nereye varacağı, hangi sınırda duracağı belli olmayan… Cumhurbaşkanı ile, bakanı ile, milletvekili ile, muhalefeti, kadını, erkeği ile… Meclis kürsüsünden, grup toplantılarından yükselen öfkeli ifadeler…

Örnekler sıralayalım siyasetin hoş dilinden! Ve de bol alkış alan ifadeler…

'Bay' ile başlayan hitaplar… 'Haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir'

'Bu … bir halt olmaz'

'… geveze ve gevşek Grup Başkanvekili…'

'Tipi Tip Grup Başkanvekili'

Ve çok daha fazlası…

Şimdi hal böyleyken, yönetenler böyleyken, siyaset bu haldeyken, milletin seçtikleri bu kadar öfkeliyken…

Hiç mümkün mü? Kadına, erkeğe, canlıya şiddetin önüne geçmek…

Eğer toplum şiddetten kurtulsun istiyorsak;

Önce siyasetin dilindeki şiddeti bitirmekle başlayalım…

Var mısınız eyy yönetenler?