Başkent Ankara’nın bürokratik, düzenli ama çoğu zaman da sıkıcı olarak değerlendirilen yaşam tarzının tek kelimeyle ifade edilmesi istense, her halde yapılacak en uygun tanım şöyle olurdu::

‘’Tekdüze’’

Yani, değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, monoton bir yaşam tarzı…

Giderek ağırlaşan yaşam koşulları daha önceleri cılız da olsa duyulan aksi yöndeki görüşleri daha da duyulmaz hale getirdi.

Resmi işler, kamu binaları ve düzenli çalışma saatleri etrafında şekillenen günlük yaşam, ‘’tekdüze’’ tanımlamasını güçlendiriyor.

Her gün benzer saatlerde işe gitmek, aynı yolları kullanmak, benzer beklentilerle yaşamak, sosyal hayatın belli kalıplara sıkışması söz konusu tanımın temel nedenlerini oluşturur.

Tek düze bir yaşam hakimdir Ankara’da. Yaşam koşulları insanları robotlaştırmıştır adeta. Kimileri işe, kimileri okula yetişmenin telaşıyla düşer sabahın erken saatlerinde yollara. Tatil günleri dışında hemen her gün sergilenen görüntü söz konusu monotonluğun temelini oluşturur.

Kısa süreli yaz tatilleri, bu monoton yaşama kısa süreli bir mola vermek için ilaç gibi gelirdi.

Ancak o olanak da son dönemlerde yok olma noktasına geldi.

Hayat pahalığı tatil hayallerini de büyük ölçüde hüsranla sonuçlandırınca başkent sokakları temmuz-ağustos aylarında bile alışılmış ‘’sessiz’’, ‘’terk edilmiş’’ görüntüsünden uzaklaştı.

Ekonomideki olumsuzluklar, yaşamın renklerini solduruyor.

Ankara’da yalnız yüzler değil, sokaklar da ağlamaklı bir hal alıyor.