Hemen hemen hepimizin günlük hayatına dahil olmuş o büyüleyici teşhis yahut önyargı: Narsisizm. Peki genellikle kimler hakkında kullanırız? Kendini beğenmiş ve hatta kendisine aşık kişiler için kullanılan mitolojik kökenli bir kelime olsa da alt metnine baktığımızda oldukça büyük bir tezat ile karşılaşırız: aşağılık kompleksi.

Son derece ben-merkezcilikle yaşayan, adeta küçük dünyaları yarattığını zanneden “narsist” kişiliklerin aslında özgüveni oldukça düşük kişiler olduğu psikolojide pek çok yaklaşım tarafından kabul görmüştür. Oldukça büyük bir yafta ve kod olduğu için gelin davranışlar üzerinden bir tutum olarak inceleyelim.

Öncelikle bu kişiler asla ikna olmazlar. Partnerleriyle dialogları onların haklılıkları üzerine şekillenmiştir. Manipülatif bir yapıları vardır ve konuşma sırasında sıkça yönlendirildiğinizi fark edersiniz. Bu manipülasyonlar mantıklı olmak zorunda değiller hatta çoğu zaman duygusaldır. Kendilerinde eksik olan şeylerden nefret etmeye meyillilerdir. Bu; güzellik, mal-mülk, görülen ilgi gibi somutlanabilse de bazen oldukça basit bir karşı tarafın haklılığı bile bir narsistin kırılgan öz saygısını tetikleyebilir. Çoğu zaman dinlemezler, konuşma sırası onlara ne zaman gelecek diye beklerler veya işine yarayacak şeyleri cımbızlarlar. Konu onların ilgi alanı dışındaysa ani çıkışlara, daha önemli olay anlatmak için harcanan bir çabayla karşılaşabilirsiniz. Eminim her okuyucumun zihninde birisi çoktan canlanmıştır.

Genel bir sıfat olarak konuşulduğunda böbürlenen kibirli birisi olarak gözümüzde canlansa da bu tip tipik davranışlarla öyle gözükmeyen birinde de narsist eğilimler olabileceğini vurgulamak amacıyla bir örneklem sunmak istedim. Peki halen empati duygusunu yitirmemiş insanlar olarak bu manipülasyonlarla nasıl mücadele edeceğiz?

Cevabı çok basit: Her koşulda haklı olduğunu düşünen birini haklılığıyla yapıcı bir iletişimin ardından baş başa bırakıp sergilediği tavrı fark etmesini sağlayabilirsiniz. Planlı kötüler gibi duran narsist davranış sahipleri çoğu zaman bunu yaptıklarının farkında değillerdir. Travmatize oldukları olaylara karşı bir savunma mekanizması olma ihtimali çok yüksektir. Önce kendinizi mevcut manipülasyon ağından kurtarıp sonrasında yapıcı bir iletişimle karşı tarafın da içinde bulunduğu zor durumu kavramasını sağlayabilirsiniz. Unutmayın, bireyin bu kadar öne çıktığı çağımızda bu eğilimlerin olması kaçınılmazdır ancak sağlıklı toplumu sağlıklı bireyler olmadan hayal edemeyiz.