Gerek yönetimsel gerekse de kadro oluşturulması açısından çok çalkantılı bir sezon öncesi geçiren Başkent’in 1.ligdeki temsilcisi Gençlerbirliği, herkesi yanıltarak lig maratonuna süper bir başlangıç yaptı.
Bu başlangıç aportta bekleyen bazı iyi niyetli olmayanları biraz üzdü. Ki bunlar, her şeye muhalefet etmeyi Gençlerbirliği’nin yararına sanan basit bir düşünce anlayışındaki kişilerdi.
En kötü zamanlarda bırakın elini, bir parmağın tırnağını bile taşın altına sokmayan bu iyi niyetli olmayan ama kendilerini Başkent’in Cumhuriyetle yaşıt bu koca çınarının koruyucu meleği sananları mutlu etmek pek de kolay değil.
Murat Cavcav döneminden sonra Gençlerbirliği için defalarca her türlü fedakârlığı yapan Niyazi Akdaş’ın başarılı olmaması için neredeyse kulübe zarar verdirmeye kadar vardırdılar. Başkanın hataları yok mu? Elbette var, ne demiş büyüklerimiz… Hatasız kul olmaz.
Cebinden milyonlarca para harcayan, kulübü icra kapılarından kurtaran ama bir türlü kendini beğendiremeyen, daha doğrusu hak ettiği değer verilmeyen bir insanın da biraz olsun kendini naza çekme hakkı da vardır.
Gelelim Niyazi Akdaş’ın tekrar ikna edilmesiyle geç kalınan transfer konusuna…
Geç kalındığı doğru ama önce kulübün sırtını sağlam bir yere dayaması gerekirdi. Tabi bu kötü dönemde Teknik Direktör Sinan Koloğlu’nun dik duruşu ve takımı boşlamayışının büyük payı var. Elde kalan ile alt yapıdan sağlanan futbolcuların aynı potada işlenmesiyle Kırmızı-siyahlılar bir hayli yol kat etmiş. Biraz geç kalınmışlığın verdiği kayıplar oldu ama yine de maddi durum doğrultusunda en iyi kadro kurulmaya çalışıldı. Transfer edilenlerin çoğu da hazırlık döneminin sonuna doğru takıma katılabildi.
Bu kadar olumsuzluklara rağmen Süper ligden düşmüş demoralize bir takım karşısında bile mücadele etmek gerçekten zordu. Her ne kadar çok kayıp verdilerse de yine de iyi bir kadroları vardı. Kanat bekleri Yasin Güreler ve Uğur Akdemir ile 40.dakikada maçı kopartabilecek konuma gelen Başkent ekibi, yenilen basit bir gol sonrası işi zora soktular. Buna rağmen iyi direndiler.
Maçın istatistikleri de bunu bize apaçık gösterdi. Topu %34’e 66’lık oranlarda Ümraniye’ye vererek maçın kontrolünü eline almayı tercih eden Kırmızı-siyahlılar, Yasin Güreler ile Uğur Akdemir’in golleri dışında, 5’i tecrübesini konuşturarak iyi bir performans sergileyen Mustapha Yatabare’den olmak üzere 9 net pozisyon buldu.
Kadroya yeni alınan ilk 11’de yer bulan yenilerden kaleci Ertuğrul, Yatabare, Wu, N’zaba ile sonradan oyuna giren Erdal Öztürk ve Ensar Kemaloğlu gerek sergiledikleri futbol gerekse de uyum açısından olumlu sinyaller verdiler .Eskilerden de Buğra Çağıran, Himmet Ertürk, Tiago’nun da haklarını yememek lazım.
Bu oyuncuların biraz daha birlikte oynamaları gerekiyor. Geçen sezon sergilediği futbol ile kendini kabul ettiren Enes Keskin’in de takıma katılacak olması sevindirici aslında yine Enes gibi takıma iyi katkı veren Mete Kaan Demir’in de yeniden kazanılması da Başkent ekibine güç katacaktır.
Oldukça sıcak havayı ve ilk maç olmasını da göz önünde bulundurursak alınan galibiyetin önemi çok büyük. Taraftarların maçın Aktepe’de oynanmasına karşın takıma 2100 kişiyle destek vermesi de küçümsenmeyecek bir durum.
Sanki 5 sezon sonra ilk lig maçının kazanılması, Gençlerbirliği’ne moral ve motivasyon kazandırma açısından önemli bir etken olacak gibi.
Umarız ki bu durum camiada bütünlük sağlar. İşte o zaman kulübün üzerinde dolaşan karabulutların da dağılması zor olmayacak.