Geçenlerde harika bir yazı gördüm, bu yazıda "eğitim şart" anlayışından "okul zaman kaybı" anlayışına gelmemizi anlatıyordu. Okul gerçekte de zaman kaybı mı? Öyleyse biz neden yıllardır okuyoruz? Sistemin tam olarak ne ihtiyacı var gelin bakalım?
Öncelikle dünya genelinde her yere vasıfsız üniversite açma yarışı ne yazık ki sürüyor. Eğitim paralı hale geldiğinden beri eğitimdeki bu pazar anlayışı ile diploma dağıtılıyor ancak bunların hükmü sadece başvuruda bulunmanıza kadar yardımcı olabilecek nitelikte, gerisi biraz emaneten ilerleyen bir süreç. Benim yegane tavsiyem gerçek üniversitelere gidilmesi, okula kapısından giremiyorsa bacasından girsin diye yolladığınız merdiven altı üniversiteler hem akademik bilgi birikimi katmayacaktır...
"Saklanan bir işsizlik olarak okul" ise madalyonun bir diğer yüzü... Anne babalarımızın nesli 20'li yaşlarındayken çoktan hayatını kurmuş, evini almayı düşünen insanlardı. Bizim nesil için bunlar birer imkansız ve ulaşılamaz kategorisindeler. Dünya genelinde sosyal demokrasinin altın çağında doğan ailelerimiz şunu unutmamalılar: Bizim nesil sizin kadar şanslı değil, en azından bu anlamda yani... Neoliberal kapitalist model çok cani ve orta kesim düşmanı. Bizler ailelerimizden çok daha fazla çabalamamıza rağmen muhtemelen ailelerimizin hayat kalitesine sahip olamayacağız. Sistem vahşi ve bize sadece tüketim aşamasında ihtiyaç duyuyor, insanlık hiç bu kadar objeleştirilmemişti...
Okul mevzusu ile devam edelim: Türkiye'deki bağ kurma (Network) mekanizması tamamen bir kaos. Normalde mesleki anlamda okullarımızın bizleri belirli kurumlara tanıtması, piyasadaki ihtiyaçları analiz etmesi, ona göre kontenjanların belirlenmesi falan gerek. Hurraaaa hepimiz girdik, mezun olduk tamam da şimdi ne olacak? Her koyun kendi bacağından asılacak... Kurumlar öğrencilerine bu ağları kurmalarında yardımcı olmuyorlar. Ailenizde ilk defa bu mesleği yapan insan sizseniz sudan çıkmış balığa dönüşüyorsunuz ve kimden ne yardım alacağınızı bilmiyorsunuz. Profesyonel bir yardım kesinlikle yok, çok tek başınızasınız.
Türkiye'deki ekonomik büyüme modeli vatandaşın refahını arttıran bir yönde ilerlemiyor. Sermaye sürekli betona ve ithalata para harcıyor bu da sektörel büyüme falan yaratmıyor. Çok samimi söylüyorum bizler beyaz yakalılar böyle ah vah ediyoruz ama mavi yakalı işçiler de işsizler. Sektörler nüfusa göre gelişmiyor, küçük alanlara hapsolan ekonomilere yönelen bir piyasamız var ve bu piyasa modeli refah arttırmaya yönelik değil.
Özetle okul kesinlikle zaman kaybı değil ama bu her okul için geçerli değil. Gerçekçi bir plana ihtiyacınız var ve tüketim mantığına dayanan bu korkunç sistem ne yazık ki sadece okul bitirdiğiniz için (gerçekten büyük bir emek olsa bile) sizi ödüllendirmiyor. İnsanın insanca yaşayabileceği bir çağa gözümüzü açamadık...