Efendim oldukça polemik barındıran bir konuyu ele alacağız bugün: Kürtaj hakkı. Üzülmeyiniz, sadece ülkemizde değil dünyanın dört bir yanında oldukça sancılı bir konu olduğu için -el ile gelen düğün bayram - felsefemizle bu süreci de birlikte atlatacağız ben inanıyorum. 

Öncelikle hakkında oldukça büyük komplo teorileri olan kürtajı genel olarak açıklamak istiyorum. Hamileliğin 10. haftasına kadar yapılabilir, yani öyle doğmuş bir bebeğin hayatına son verilmesi işlemi kesinlikle değildir. Bu süre zarfına kadar sinir hücreleri oluşmaz, bu yüzden acıyı hissetme gibi bir durum yoktur. He bu arada şu bilgiyi de vermezsem çatlarım: Çin'de kimse embriyo yemez, o Facebook'ta gördüğünüz ünlü fotoğraflar bir sanat galerisine ait. Aman diyeyim bilgi kirliliğine dikkat, çoğu "bilgi" bir süzgeçten geçmeden sunulduğu için herkes her şeyi diyebiliyor. Teyit sitelerini daha sık takibe almamız gerek şüphesiz.

Bunun haricinde kürtaj hakkı denilince özellikle muhafazakar söylem tipik müdahaleci tavrından geri durmuyor. Çocuğunu doğurmak istemeyen birine zorla bunu yapması gerektiğini söyleyen kesim acaba tam tersi olsa nasıl bir tepki verirdi? 

Ek olarak çocuk bakımına hazır olmayan bir çiftin veya yalnız bir anne adayının o bebeği dünyaya getirmesi ne kadar mantıklı bu kişiye kalmış. Elbette dünyaya getirmek veya getirmemek tamamen annenin tercihi, herhangi bir kararını rasyonel bulmak veya bulmamak benim haddime değil, hiçkimsenin değil. Onun bedeni, onun kararı. Sadece empatiyle yaklaşmanın ve fikir beyan etmeden önce daha uzun süre düşünmenin önemine vurgu yapıyorum.

İşte bu hakkın anayasal güvence altına alınmasını dünyada ilk kez Fransa gerçekleştirdi. Oldukça önemli bir karar çünkü sadece kendi konusu itibariyle değil aynı zamanda kadının bedenine dair kararın kadının kendisi tarafından verilmesi, ataerkil devlet yapılanmasının yeniden şekillenmesi, bireysel özgürlüğün ve kadını bir "bebek yapan fabrika" şekilde gören anlayışın dışına yavaşça çıkılmasının önemli bir göstergesi. Ben gerçekten bu haberi sevinerek okudum.

Ancak yine de sonuçta bir operasyonla kürtajın gerçekleştiğini unutmamakta fayda var. Üstelik sonrasında yaşanılabilecek pişmanlık ihtimalleri ve psikolojik yıkım da söz konusu. Buna ek olarak cinsel yolla bulaşan hastalıkların arttığı günümüzde partnerinizin bir hastalık taşıma ihtimali de oldukça yüksek, arada bir kan tahlili vermek gerekli. Yani velhasıl kelam bu hakkı sonuna kadar savunuyorum ama umarım hiçkimsenin bunu yapmasına gerek kalacak kazalar gerçekleşmez. Ülkemizde de cinsel eğitim oldukça kısıtlı verildiği için bu tip cinsel hastalıklardan korunma hakkında bilinçlendirme de yetersiz. Sadece hastalık bazında değil istismar konusunda da bilinçlendirme çok geç yaşta yapılıyor veya hiç yapılmıyor. Bu konuda tabularımızı kırmamızın vakti geldi de geçiyor...