Dostlarım;

Daha önceki yazılarımda ve konuşmalarımda değindim; Atatürk önderliğindeki CHP, padişah ve bazı mandacıların aksine Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp emperyalizme rağmen Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasıyla hedef olmuştur.

Sanmayın ki CHP, sadece bugün tartışılıyor veya hedef haline getiriliyor.

Değil!

Çok partili yaşama geçmeden önce parti içindeki sağcı-işbirlikçilerle, 1950’den sonra da kurulan DP ve ardılları ile hep hedef oldu.

Çünkü Atatürk ve silah arkadaşları modern bir Türkiye yarattı. Oysa onlar -işbirlikçiler- Atatürk ve arkadaşlarının bağımsızlık savaşını kazanamayacaklarını umuyorlardı. Doğal olarak İngiltere’nin veya ABD'nin sömürgesi bir Türkiye hedefleri vardı.

Hatta, Lozan’daki İngiliz heyetinin başkanı Lord Curzon İnönü Başkanlığındaki Türk heyetine şöyle diyordu;

"… davayı kazandınız. Size istediklerinizin hemen hepsini verdik. Fakat unutmayınız ki bir gün gene bizim yardımımıza muhtaç olacaksınız. Bir gün mali güçlükler sizi çaresizlik içine koyunca, bütçenizi denkleştirmenin mümkün olmadığını görünce, hatta memurlarınızın maaşlarını veremez hale gelince gene bize gelecek ve Paris'ten, Londra'dan yardım isteyeceksiniz. İşte o zaman, şimdi elde etmekle haklı olarak övündüklerinizin çoğunu birer birer elinizden alacağız."

Oldu mu? Oldu.

1950’den itibaren başlayan süreç 23 yıllık AKP iktidarı döneminde tavan yaptı.

Hep vurguluyorum; tarikatlar ve batı tarafından desteklenen kimi STK’lar istihbarat örgütlerinin Türkiye’deki kuruluşlarıdır.

Hatırlar mısınız ABD’nin Irak’ı işgal ettiği dönemde generaller hiç tepki göstermemişti. Neden? Çünkü; Irak'taki generaller en büyük tarikat olan "Keşnizani tarikatı" müridi idi. Orta Asya'da da etkili olan Keşnizani CIA tarafından fonlanıyordu. Askerler ve etkili müritleri için kariyer ve gelir kapısıydı.

Uzağa gitmeye gerek yok. İran’da 13 Haziran'da gece yarısı başlayan İsrail saldırısında komutanlar ve nükleer bilim insanları evlerinin odasında nasıl öldürüldü?

İran'da ikamet eden Afganistan ve Suriye kökenli MOSSAD ve CIA elemanları aracılığı ile…

23 yıldır bütün değerli kamu işletmelerimiz, yer altı kaynaklarımız, hatta nehirlerden akan sularımız satılıyor?

Neden?

Yol, köprü, viyadük yapılıyor. İtiraz etmiyoruz. Elbette yapılacak ama neden, “bütçeden beş kuruş harcamayacağız” yalanıyla yapılıyor?

Araç geçiş garantili otoyol, köprü, hastane, havaalanı!..

Çok meşhurdur Afyonkarahisar Zafer Havaalanı... Sürekli zarar ediyor.

Peki neden o havaalanına bir kez bile inmeyen bir vatandaş olarak sen her yıl milyonlar ödüyorsun?

20 bin nüfuslu Bayburt’a milyar dolarlar vererek neden havaalanı yapılıyor?

Neden kar eden kamu kurumları Erdoğan’ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Türkiye Varlık Fon’una devredildi?

Yazsak bu köşenin yetmeyeceği bütün ahlaksızlık ve yolsuzlukların tartışılmasını istemeyen iktidar, kontrolündeki medya aracılığı ile bu nedenle CHP’yi tartışıyor.

Ya özgürlükçü batı?

Onlarca gazeteci, seçilmiş milletvekili Can Atalay, seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve onlarca siyasetçinin hukuksuz şekilde içeriye atılmasına ve Anayasa değişikliği ile Erdoğan’ın 4. kez Cumhurbaşkanı olmak istemesine tepki göstermiyor?

Anlamadıysanız, Lord Curzon’un yukarıda yazdığım sözlerini dönüp bir daha okuyun lütfen!