Eylül de geçip gidiyor işte! Sonbaharın ilk ayı. Ankara'nın en güzel mevsimi olan sonbahar da geçecek. Karlı günler çıkacak önümüze… Eski güzelliğinde olmasa da yine yağacak kar…
Ders kitaplarından belleğe kazınan o unutulmaz şiiri anımsayacak birçok kişi…
'Elhan-ı Şita'yı.
'Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş; / Eşini gaib, eyleyen bir kuş / Gibi kar / Geçen eyyam-ı nevbaharı arar…'
***
Sonbahar deyince, bu güzel mevsimden 'güz ana' diye söz eden şair anımsanmaz mı?
'–Şiirin, bilimin elinde soyut tüfektir düzene / Böyle geliyor soygunlar, ortalık kararınca / Şiir soyunmuş uyurken, bilim yatmış yatak yorgan / Basılmış evlerimiz el ayak çekilince / Şimdilik kavaklara ve kasımpatılarına bakarak / Yazıyorum reçetemi: Gerçeğin kalp ilacı / İvecen biri alıp gelsin halk anadan / Kurtuluşun derman otunu / Ben bu bilgeliği güz anadan öğrendim / Soyarken akçakavakları: Ne güzeldir onlar / Kapının önüne çıkınca gördüm: Güz yağmuru ve güneş / Dokuyorlar gerçeği, yarını giydirmeye.'
***
Sonbahar, Ankara'nın en güzel mevsimidir de… Hüzündür aynı zamanda… Biraz da ayrılıkları, terk edişleri anımsatmaz mı?
Bir süre, hem de uzun bir süre yaşadığınız, heyecanlar, acılar, hüzünler yaşadığınız, anılar edindiğiniz bir şehirden ayrılıyorsanız, şu dizeler ille de gelmez mi usunuza:
'hoşça kal ayak izim / serseri sokaklarda // hoşça kal // kendine bir başka / gökyüzü büyüten // kardeşim // gece feneri // hoşça kal çaldığım // ıslık / // söylediğim türkü / doludizgin karlarda.'
***
Eylül ayı, kuşların göç ayı demektir aynı zamanda… Gökyüzünün şenliği olan kuşların…
Yalnızca kuşların mı?
Bakın şair ne diyor:
'nereye göçmen çiçek eylül mü / hicretin kaçıncı yenilgisi / bakardık üzünçle uzaktan / değdikçe tenlerine ilk ışıkları sabahın / bakardık uzaklaşırdı karanlık / gördün mü kanatlanmış / hırçın bir sesle / hırçın ve kararlı / gider mi gider gitme desen de'
***
Bir mini antoloji gibi tasarladım bu yazıyı. Tema güz ve sonrası idi…
Dizeleri yazan şairler mi?
Alıntılama sırasıyla gerçekten de en güzel kar (kar değil) şiirlerinden birini yazmış olan Cenap Şahabettin, 'Seher kuşları gibi kardeşliği, özgürlüğü söyleyeceğim, en güzel vakitlerde. Deyin ki ben Manyas Gölünde bir balığım, Köroğlu Dağlarında bir çam ağacıyım, dağlarıma, tozlu dumanlı yollarıma.' diyen Ceyhun Atuf Kansu, 1986'da 'Eylül' adlı dosyasıyla Ceyhun Atuf Kansu Ödülü'nü alan Behçet Aysan ve artık sağlık sorunları nedeniyle yeni şiirler yazamasa da günümüz şiirinin bence en güçlü adlarından olan Tuğrul Asi Balkar.
***
Niye bu şairlerden alıntılarla oluşturdum yazımı derseniz?
Şair olmalarının ve yazıma aldığım şiirlerdeki güz ve sonrasına ilişkin tematik buluşmanın yanısıra bir ortak yanları daha var… Doktor olmaları.
Meslekleri doktorluk olan şairler onlar.
Korona salgını altında en çok gereksinmemiz olan doktorlar ve sağlık emekçileri, hemen her gün şiddet haberleriyle gündeme gelirken, dahası bazı politikacılar tarafından hedef haline getirilirlerken, onlara bir selam ve saygı için…
Şiir yazsın yazmasın, doktorlara ve insan sağlığına emek verenlere selam için…