Yaşam koşullarının giderek ağırlaşması, bunun olası sonuçlarından biri olan gerginlik, saldırganlığa varan kontrolsüzlük gibi psikolojik rahatsızlıkları da körüklüyor.

Yazılı ve görsel basında sıklıkla yer alan haberler, yaşam koşullarının ağırlığının insanların tahammül sınırlarını zorlama noktasında olduğunu, hatta kimilerinde o tehlikeli sınırın ötesine taştığını gösteriyor.

Yolda ilerlerken eski bir dosta benzetilen kişiye ‘’acaba o mu?’’ merakıyla dikkatlice bakmak, insan selini andıran kaldırımda ilerlerken yanlışlıkla bir kişinin koluna, çarpmak, hatta yabancı bir semtte adres sormak bile bazen başa olmadık belalar bile getiriyor.

Yaşam koşullarının ağırlığı başta olmak üzere günlük yaşamda karşılaşılan pek çok sorun, toplumda ciddi bir huzursuzluğa, öfkeye, sabırsızlığa ve stres birikimine neden oluyor.

Gerginlik had safhada…

Millet çıldırma noktasında…

Yaşam koşulları ağırlaştıkça, geleceğe dair umutlar da azalıyor. Özellikle dar gelirli kesim ekonomik baskılar altında giderek daha fazla çaresizliğe sürükleniyor.

Temel gıda ürünlerinden konut kiralarına kadar her şeyin fiyatı sürekli artarken, maaş zamlarının, enflasyonun gerisinde kalması, yaşam koşullarını daha da çekilmez hale getiriyor.

Söz konusu olumsuzluklar, gençlerin geleceğe dair umutlarını da solduruyor.

Sosyal medyada eksik olmayan şiddet haberleri ise gelinen noktanın bir yansıması olarak dikkat çekiyor.

Başta dar gelirliler olmak üzere toplumun hemen her kesimi, sorunlardan arınmış bir yaşama kavuşacağı günleri bekliyor.