Geçmişte çok yaşadık… Eğer başkan veya yönetim, kötü gidişatın yaşandığı dönemde 'Biz hocamızın arkasındayız' diye demeç verdikleri anda 'Eyvah Hoca gitti' derdik… Sağ olsunlar sevgili yöneticilerimiz biz hiç mahcup etmezlerdi. O demecin hemen ardından teknik heyetin işine son verilirdi.
Bunu en çok yapan da nurlar içinde yatsın İlhan Cavcav'dı. Rahmet İlhan abi, o demeci vermeden önce gelecek teknik heyeti de belirlemiş olurdu.
İşte İlhan Cavcav ile özdeşleşen Gençlerbirliği'nin Niyazi Akdaş yönetimi (Belki de 98 yaşındaki Başkent ekibinin tarihinde ilk kez yaşandı) bu durumu tersine çevirdi.
Hani 'Enkaz devraldık' derlerdi ya siyasiler, Akdaş yönetimi de aynı durumda hatta hem para hem de kadro olarak içi boşaltılmış şekilde devraldıkları Gençlerbirliği'ni ayağa kaldırmak için olağanüstü çaba gösterirken, takımı da çok güvendikleri, bu kulübün öz evladı konumundaki Metin Diyadin'e teslim etmişlerdi.
Giden gitmiş kalan iki elin parmaklarından az sayıdaki futbolcuların çoğunluğu da alt yapıdan gelen gençler kalmıştı. Para da yok… Gel de kadroyu kur bakalım.
Ne yaptı Metin Diyadin ve Baki Mercimek ikilisi en uygun koşullarda transfer edebilecekleri isimleri belirleyip yönetime bildirdiler. Yeterli olmasa da kulübü düşünerek az sayıda yapılan transferleri, yetenekli gençlerle harmanlamak için de geç kalınmıştı. Çünkü sil baştan kurulan bir kadronun iyi bir hazırlık dönemi geçirmesi için en az bir ay gerekir. Ama gel gör ki lig başlamamıştı bile…
İlk 4 haftada Gençlerbirliği sadece 1 puan alabilmiş ve ligin dibine demir atmıştı.
Geçmiş dönemde öz evlat da olsa Metin Hoca için, 'Hocamızın arkasındayız' demeciyle belki de en toleranslı haliyle 4.haftada gönderilmişti.
Dedik ya Niyazi Akdaş, gerçekten hocaya olan güveninden dolayı hiçbir zaman aksini düşünmedi ve iyi ki de öyle yaptı.
Milli maçlara verilen ilk araya kadar takım içinde uyum sağlandı, eksik olan hazırlıklar neredeyse tamamlandı. Yani hazırlık açısından diğer takımlarla aradaki makas azaltıldı. Kadro
İstikrarı sağlandı. Artık Kırmızı – karaların ideal kadrosu herkes tarafından ezbere bilinir hale geldi.
Tüm bunların sonuçları da skora olumlu şekilde yansıyınca galibiyetler peş peşe gelmeye başladı. Aslında 5'te 5 olacaktı ama Samsun deplasmanında uzatmaların da son saniyelerinden gelen golle 2 puan bırakılınca ,4 galibiyet ve 1 beraberlikle tam 13 puan toplandı.
Balıkesir deplasmanının ardından milli maç arası ve bay geçilen haftadan sonra lige tam 21 gün verilen aradan Kocaeli deplasmanıyla geri dönüş yapıldı. Bu kadar uzun süre lige dönüşün, takımın maç ritmini kaybetmesine neden olduğu maçın ilk yarısında açıkça görüldü. Ancak devrede konu masaya yatırıldı. Hocalarını verdiği güvenle futbolcular; 2.golü yemeyip, beraberliği yakaladıklarında maçın farklı yöne giderileceğinde hemfikir olunca işler değişti. Lige şampiyonluk hesaplarıyla başlayan Kocaelispor karşısında alınan galibiyet, bundan sonraki hedef konusunda da belirleyici oldu.
Ligin en genç ekiplerinden biri olan Gençlerbirliği, kendine olan güveni kazandıkça, geniş olmayan kadro dezavantajıyla bile sorunsuz yola devam ediyor.
İşler böyle giderse, yönetim zorunlu olarak kadroya takviye yapacak. Çünkü üst sıralara çıkıldıkça 'Neden daha iyisi olmasın' isteği yönetim üzerinde baskıya neden olacak.